21 Nisan 2009 Salı

UNICEF ve para!



İki gündür içim-dışım eğitim oldu ama çok şikayetçi değilim. Keşke, gönlüm kadar cüzdanım da zengin olsa da daha bir mutlu olsam. O da olacak elbet..!

Bugün Unicef’ten bir mektup aldım. Unicef Türkiye İyi Niyet Elçisi, sevgili Ayşe Kulin imzalı. Ayşe Kulin, mektubunda “Mümkün olduğu kadar çok çocuğa, ilkokula eşit koşullarda başlama fırsatını verelim” çağrısı yapıyor ve çocukların anaokulu eğitimi almasının önemini vurguluyor. Anaokulu eğitimi alan çocukların ‘yaşama en sağlıklı başlangıç’ı yaptığını söylüyor. Ne güzel söylüyor: Bir küçük Fatma’mız var, onu ilk tanıdığımızda bizlerle konuşmamak için kapı arkasına saklanırken, şimdi kendiliğinden kır çiçekleri toplayarak bizleri kapıda karşılıyor. Ali’miz tuvaleti kullanmayı, kullandıktan sonra sifonu çekmeyi, ellerini yıkamayı; Bilal eskiden dövdüğü küçük kızlarla oynamayı, hatta onları kollamayı öğrendi.

Ayşe Kulin’in mektubunda çok daha önemli bir nokta var. Hepimizi derinden etkileyen bir nokta: “Biliyorum, ekonomik kriz hepimizi etkiliyor, ancak çocuklarımızın krize tahammülü yok. Bizden desteğinizi lütfen esirgemeyin”.

Durumu anladınız. Unicef, toplumdan gelen desteklerle yurdun dört bir yanında anaokulları donatıyor. Bir okulun baştan sona donanımı için 50 bin lira gerekiyor. 25,50, 100, 200 liralık bağışlar anaokullarının önemli ihtiyaçlarını tamamlıyor. Unicef’e 5 bin ve üzeri bağışta bulunan kişi ve kuruluşların adı okul girişlerindeki şükran plaketlerinde belirtiliyor, ayrıca bütün bağışçıların isimleri, bağış miktarı belirtilmeksizin Unicef’in web sitesinde yer buluyor: www.unicefturk.org

Ne çok kampanya var, çocuklarımız için. Bir de her kampanyaya yetişecek PARA olsa daha iyi olacak değil mi? Aaaah Napolyon, aaah!!! PARA, PARA, PARA.

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...