Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zaman ama her zaman güçlüdür. Baba-kız ilişkisi bambaşka bir dünyadır. O dünya sadece babayla kızın dinamikleriyle döner durur. Durduğu zamanlar da olur elbet ama yine döner, yine döner. Yoook, öyle babamdan sözetmek için oturmadım yazıya. Kızlardan bahsedeceğim ama hep bir babaya gönderme yapacağım.
Kızlar dertli. Oysa ki ben bir öğle sonrası yağmurunda oraya
sığınmışım. Ama bu dertleri dinleyip de not etmem şart: “İnsanlar sanattan
korkutulmuş, müzeye ilgi nerdeyse hiç yok derecesinde. Ne valilik, ne de
belediye müzeyle ilgileniyor. Güzel sanatlar öğrencileri bile kapının önünde
fotoğraf çektirip gidiyorlar, müzede neler olduğunun farkında değiller…”
Mustafa Ayaz’ın kızları onlar: Nilay ve Ayla. Ankara’da burnumuzun
dibindeki Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar Merkezi’nin her şeyiyle
ilgileniyorlar. İnsan, babasının bu nefis eserine gözü gibi bakmaz mı? Gözleri gibi bakıyorlar. Babam da babam, sanat da sanat. Ama nedense bu toplumda sanat olmuyor, bu toplumda sanat
kucaklamıyor, sarmalamıyor insanları. Kızlar dertli: “Müzeler Haftası’nda
müzeyi ücretsiz yapıyoruz ama yine de kimse müzeye ilgi göstermiyor. Okullar,
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan izin almadan öğrenci gönderemem diyor…”
İyi de neyin nesi bu müze. Mustafa Ayaz kim? Mutlaka biliyorsunuzdur da. Ben güzel bir özet yapmak istiyorum yine de: Mustafa Ayaz
hayatta. 80 yaşında. Tam bir Anadolu insanı. Çocukluğundaki resim tutkusu onu
hiç bırakmamış. Yolu; Trabzon’dan Erzurum’a, Çorum’dan İstanbul’a kadar
uzanmış. Hacettepe’li, Bilkent’li. Öyle sıradan bir profesörlük ünvanı değil
onunki. Gerçekten resmin ruhuna girmiş. Dünyanın dört bir ucunda sergiler
açmış. İnanılmaz güzellikte, doyulmaz derinlikte resimleri var. Ve resimden
kazandığı her kuruşu, bir zamanlar gecekondu olan evine yatırmış. Sonra da o ev;
değerlenmiş. İşi gücü bırakın, toprağa yatırın arkadaşlar. Balgat’ın bir
zamanlar varoş olduğunu düşünün. Şimdi varoştan da beter. Çarpık yapılaşma almış başını gitmiş. Karmaşa her yere hakim olmuş ama Balgat, bugün Ankara’nın kalbi gibi bir yer. Niyeymiş; para basıyormuş, ticaret dönüyormuş. Neyse; Mustafa Ayaz Müzesi benim hiç sevmediğim o bölgeye ruh katmış neyse ki. Şanslısın Balgat, çok şanslısın...
Evet, Mustafa Ayaz müzesi enfes diyorum. Müzeden anlarım.
2009’dan beri faaliyette. Ayaz’ın bir tarihe ışık tutan resimleri müzede, en
son teknolojinin olanaklarıyla sergileniyor. İnsan müzede biraz gezince “Oh
beee, hayat varmış” bile diyor. Desen, yağlıboya, suluboya, resim, seramik,
heykel kursları… Evet bunlar da var müzenin faaliyetleri arasında.
5 kız çocuk bir de eş. 6 kadınla birlikte yaşayan Ayaz ne
yapar? Neyi resmeder? Kadınları resmetmiş ve o kadınların her birinin özel bir
hikayesi, rengi var. Kırmızı çoraplı kadınlar, mor bedenler, dansla coşan
bacaklar, genç göğüsler, uzaklarda kalan bakışlar, büyüyen, çoğalan, üreten
kadınlar…. Bu renk cümbüşü için biraz vakit ayırmanızı muhakkak isterim.
Ayaz’ın kızlarıyla tanışmak, Türk resim tarihine ‘Ayaz’ın kadınları’ olarak
giren Mustafa Ayaz tarzıyla buluşmak kadar heyecan verici. Müze; dünyanızı
karartanlar karşısında sıkı durmak için iyi bir mola noktası. Dünyanın çeşitli
yerlerinde gezdiğim tonlarca müzeyi solladığını söyleyebilirim Ayaz Müzesi’nin.
Gidenler, görenler bana yazsın. Konuşalım, bir daha gidelim. Ankara Halka
İlişkiler Derneği Başkanı Zeliha Doğan Yeşil arkadaşıma da yolumu bu müzeye
düşürdüğü için en derinden, en gönülden teşekkürü bir borç bilirim…
İşte adres: Ziyabey Cad. No: 25 06520 Balgat / Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder