7 Mart 2017 Salı

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir sersemlik hali. Sabah alınan kararlardan akşamları vazgeçilebiliyor. Akşamları kurulan yepyeni dünyalar, sabahları yıkılabiliyor. Neye ihtiyacımız olduğunu sorgulayacağımız insan sayısı artacak yerde, eksiliyor. Hep bir terslik var. Çıkmazlara, açmazlara uzanıyor yıpranmış sokaklar. Nerde bu huzur, nerde bu neşe? Nerde?




Sonra birden; biraz zaman, biraz mekan değişiyor. Çok uzaklar değil burası, çok yabancı sarmamış etrafı. Maviyle yeşil kardeş kardeş takılıyor hayatın içinde. Sorular bir bir cevap buluyor sihirlice. Gökyüzüne sarılıyorsun yürüdükçe. Saat gibi işleyen, her saniyesinden yaşam fışkıran bir şehir. İşte o an, işte o an: Anı yaşamak dedikleri his kaplıyor her yanını. Ağaçlar fısıldıyor kulaklarına. Gümbür gümbür bir sakinlik, kucağına aldığın bir huzur… Ne güzel duygusun sen yaşamak, ne güzel…
Daha milyon satır edebiyat patlatabilirim. Huzurun içinden geliyorum. Size ‘anda kalmanın’ ne olduğunu anlatabilirim. Sessizce dinleyin. Dinleyin ki, öğrenin. Dinleyin ki, yollara düşün. Dinleyin ki, huzura erin. Durdurun dünyayı, Göynük’te inin. Bolu’nun hazinesi, bir tanesi Göynük’ten söz ediyorum. CittaSlow burası. Türkçesi; sakin şehir. Dünyada 30 ülkeden, 230 kent böyle. Hayatın her saniyesinden zevk alınması gerektiğini savunan CittaSlow hareketi, kent kimliğini korumak ve insanları daha sosyal, dünya için daha anlamlı kılmak için çalışıyor. Bu amaçla sakinliği, huzuru, güzelliği, doğayı, içtenliği savunuyor. İşte, o an : Göynük de böyle bir kent. Doyumsuz anların zamanı. Köklü zamanların doyumsuz anları. Dünyada CittaSlow, yani sakin kent olarak tescillenmiş kentlerden biri. Gururluyuz, güçlüyüz. Geçin bunları, geçin.. Sakiniz. Oh sakiniz, yaşasın sakiniz.

Göynük’ün ‘sakin kent’ olarak tescillenmesinde emeği geçen herkese saygılarımı sunmak istiyorum burada. Belediye Başkanı Kemal Kazan, “Biz bu kentten umutluyuz, biz hayattan umutluyuz, biz memleketimizi seviyoruz” derken yüreğimizin en güzel noktalarına dokunuyor. İpekyolu Belediyeler Birliği Müdürü Sibel Bozdağcı hanımefendinin gözlerinin içi parlıyor Göynük’ten söz ederken. Her cümlesinden zarafet fışkıran bu hanımefendinin Türk belediyeciliğine büyük katkılarını tarih de mutlaka altın harflerle yazacaktır.
Şimdi mesela, n’olmuş da sakin kent olmuş Göynük? Osmanlı mimarisinin ve tarihinin soluğunu hissettiğiniz sokaklarda yürürken, tarihin sayfalarını merakla karıştırabiliyorsunuz. Hummalı bir restorasyonun dingin meyveleri var etrafta. Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin Hazretleri’nin türbesinin dibindeki 750 yıllık Süleyman Paşa Hamamı’ndaki restorasyon bir an önce bitsin, gidip yıkanalım orda. Rüyası bile çok büyülü. Çeşmelerden sular akıyor, çınarlar yükseliyor sağlı sollu. Kadınlar var, kadınlar her yerde. Kimi tezgahta tokalı oya dokuyor (tokalı oya da tescilli) kimi kabak tatlısı yapıyor. Tatlı yiyeceğim önce. Oklava böreği, tahinli ve kabak olsun aynı tabakta. Karadut şurubu getirsinler sofraya. O da geliyor nitekim. Güveçte sarmayı ve keşli, cevizli mantıyı çok anlatmak istemiyorum. Yiyorum. Siz de gidip, afiyetle yiyin. Doyumsuz bir an, keyifli bir zaman olsun…





Göynük ne demek biliyor musunuz? Ateşin yandığı yer. Yanmış, olmuş, olgunlaşmış. Bir kent kendine gelmiş. Bir kent aşık olmuş, bir kent aşkı yaşamış. Frigyalılar, Doğu Roma insanları, Bizans, Osmanlı ve sonrası Türkiye. Kültür coşmuş, kültür olgunlaşmış. Türkiye’nin doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi. Peki ya ortası ? Tam ortası Göynük. Kültürüyle, iklimiyle tam ortası. Milli park olmuş Sünnet Gölü ve çevresi. Bir de Çubuk Gölü var. Gölde çay, gölde kahve, gölde huzur… Sakin bir hafta sonuna, sakin bir kente ihtiyacı olan yurdum insanı. Burnunuzun tam dibinde. Ankara’ya da, İstanbul’a da 2 buçuk saatlik mesafedeki Göynük’e bir gidin gelin de, ruhunuz canlansın. Yüreğinizdeki tozlar gitsin. İçiniz havalansın. Hani bir his rehberidir ya benim blogum; Hilal’in blogu. İşte size bir rota daha: Güzel Göynük, içi dışı güzel Göynük.



Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...