23 Nisan 2009 Perşembe

23 Nisan

"Bugün 23 Nisan /Neşe doluyor insan." Çok, ama çok severim bu deyişi. Oh be! Yine 23 Nisan ve yine içim kıpır kıpır. 'Eşşek kadar kız' olma durumundan öylesine sıyrıldım yine. Ezgi'yle okula 23 Nisan gösterisi izlemeye gittik. Ezgi sağı-solu kesmekten, sahnede olup bitenleri kaçırsa da ben çocukların her dansında, her şarkısında, her şiirinde kendimden kopup taa nerelere gittim. Gittim taa Amerika'ya. Aklıma Mehmet Okur, Hidayet Türkoğlu geldi. Amerika'yı fethetmiş bu iki çocuğun anneleri kimbilir nasıl olağanüstü bir gurur yaşıyordu. Benim şimdi şu sahnedeki çocukları izlerken gözlerim ıslanıyorsa, kimbilir o annelerin gözlerinden yaşlar nasıl fışkırıyordu.

Gittim taa Darfur'a. Şimdi sahnedeki çocuklar rengarenk, pırıl pırıl, temiz temiz kıyafetler içinde gülüp oynuyordu. Ya Darfur'da, açlığın kol gezdiği o uzak diyarda, çocuklar nasıldı. Çocuklar, size "Nasılsınız" diye soruyorum ama, ama, ama,,,,Ama ben bir çaresizim, ağlamaktan ötesi yok benim için şimdi. Yüreğim paramparça.

Ezgi, "Hiloş, yanında yiyecek birşey yok mu" diye sorunca birden irkildim. Hiç düşünmemiştim ki, Ezgi'nin acıkacağını. Ama o akıllı bir çocuktu, eve gidince birşeyler yiyeceğini düşünüp, tatlı tatlı sustu.

Yok, ben susmayacağım. Bir güzelliği olmalıydı dünyanın, en azından çocuklar için. Bu sahnede çocuklar atlayıp, zıplarken, ıssız Darfur diyarlarında çocuklar ölümle arkadaş olmaya çalışmamalıydı. Bıraktım Darfur'u, okuldan çıkıp gazeteye gelirken, yolda arabamın camına çocuklar yapıştı. Mendil satıyorlardı ama gözlerinin içi pırıl pırıldı. Kocaman gülümsüyorlardı, kocaman. Onlarla 23 Nisan'laştıktan sonra gazetede, birkaç yıl önce Darfur'a gidip de fotoğraflar çeken arkadaşım Tolga'nın Darfur fotoğraflarına da gözattım. Fotoğraflardaki çocuklara "23 Nisan" dedim. 23 Nisan, onların da hakkı değil mi?!

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...