7 Mayıs 2009 Perşembe

İsveç şüphesi = Obama + Davutoğlu


ABD tarihinin ilk siyahi başkanı olarak görevindeki 100 günü geride bırakıp, dünya siyasetinde yeni ufuklar açan Başkan Barack Obama’yı, İsveç halkı da pür dikkat izliyor. Obama’yı anlatan, soyağacını çıkaran kitaplar Stockholm’deki kitapçılarda ‘en çok satanlar’ rafında boy gösteriyor. Kitapçıya İsveç halkının Obama’ya karşı özel bir ilgisi olup olmadığını sorduğumda aldığım yanıt, bu ‘sakin-düzen ve estetik fanatiği’ halkın şüphecilikte de sınır tanımadığını öğreniyorum. Obama konusunda öyle şüpheliler ki, bu kitaplar okunacak sonra diğer Amerikan başkanlarıyla karşılaştırılacak, sonra da Obama’nın ‘icraat karnesi’ tüm ayrıntılarıyla çıkarılacak. Kimse burada “I love Obama” deyip de, kitap almıyor. “Bakalım, bu adam neyin nesi, kimin fesi” dercesine Obama kitapları sayfa sayfa inceleniyor. İsveç Başbakanlığı’ndan da, Dışişleri Bakanlığı’ndan da “Aman da aman, biz Obama’dan çok umutluyuz” sesi çıkmıyor.

Dünya genelinde Obama fanatiklerinin sayısı gün geçtikçe artsa da, İsveç halkı ‘soğuk hava, soğuk bakış, temkinli hareket’ felsefesinden ödün vermiyor anlayacağınız. Çok şüpheci bunlar, çok şüpheci. Bu, keskin mavi bakışlı kitapçı “Obama’yı şüpheyle okuyun. Okuyun, dinleyin, izleyin, sonra karar verin” diye ders vermeyi de ihmal etmiyor bana.

İsveç halkının dış politikada şüpheyle baktığı bir diğer isim Türkiye’nin yeni Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu. 2002’den beri AKP hükümetinin dış politikadaki temel direği olan, Ortadoğu’daki barış görüşmelerinden tutun, Gürcistan-Rusya krizine, Ermenistan’la soykırım dalaşına varana kadar birçok uluslar arası sorunda ‘akılcı ve yapıcı’ çözümler üreten Davutoğlu’nun AB konusunda ‘kafasının hiç de temiz olmadığı’nı yazmış bir İsveç gazetesi. AB içinde Türkiye’nin en büyük dostlarından bilinen İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in yakın çalışma arkadaşları 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını alacak İsveç’in Türkiye’ye AB’ye üyelik müzakerelerinde yardımcı olmasının tek şartının ‘Türkiye’nin de onlara yardım etmesi’ olduğunu söylüyor. Şimdi bu söylenecek laf mı ! Türkiye daha nasıl yardımcı olsun ? ! Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasının Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde genişletilmesini öngören Ankara Ek Protokolü’nü onaylamazsa Kıbrıs sorunu çözülmezmiş. Annan Planı’nın nasıl sonuçlandığını üzgünüm ki, Carl Bildt camiası da unutmuş. Türkiye’nin ‘çözüm, çözüm’ diye yırtınırken, Rum halkının yan gelip yattığı tozlu raflara kaldırılmış. Demek ki, İsveç’e hatırlatmak gerekiyor. Obama kadar Davutoğlu da konuşuluyorsa bu ülkede, çoktan yol almışız bence…Ya, sizce ?

2 yorum:

altan dedi ki...

Bir dahaki partiye kadar iyileşcemmmm ...SÖS

Hilal Köylü dedi ki...

Sevgili Altan,
bu yorumu Neşet ile Sami'den sözettiğim 'Ankara'da neler oluyor' başlıklı yazıya gönderecektin kesin ama,,,karıştırmışsın.....Karışık Altan seniiii...

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...