26 Mayıs 2009 Salı

Urfa'dayım, Urfa'dasın, Urfa'da...


"Sevgili Avrupa Birliği,
Hadi bakalım otur şimdi
Günlerin dökümünü yap
Senin benden aldıklarını
Benim senden almak için çırpındıklarımı not et.
Kazan-kazan koyduysan bu oyunun adını
Açık ol, dürüst ol, kazık atma bana"

Şimdi bu şiir de nerden çıktı? AB, rotayı Urfa'ya çevirince ve bana da Urfa yolu görününce, koydum elimi başıma kara kara düşündüm. Ben tam 13 yıldır gazetecilik yapıyorum ve neredeyse 13 yıldır AB için yollardayım. "Türkiye, AB'ye üye olur mu, olmaz mı" sorularını geçtim, "Bu dizi LOST'u da solladı, bir sonu olsun artık" durumuna geldim. Biliyorum, benim 13 yıllık AB maceram, Türkiye'nin 45 yıllık AB macerasının yanında devede kulak kalıyor. Düşünsenize bize üyelik için bir 'son-tarih' verilmiş ve o güne hazırlanıyoruz, ne güzel olurdu. Ama yok, bu 'uçu açık' durum, beni çok endişelendiriyor. AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış'tan "AB yolunda havlu atmayız" motivasyonu aldıysam da, şeytan dürtüp duruyor, "Ya biri çıkıp, tüm reformları altüst ederse" diye vesveseleniyor kulağımın dibinde. Evet evet, kendimi üzmeyeceğim. Şeytana kulak vermeyeceğim. Üyelik bambaşka birşey olabilir belki ama ne kadar çok reform ayakta kalırsa, hayat standardımız ne kadar çok yükselirse o kadar iyi. Yani AB'den ne kadar kopardık o kadar fayda.

Bu benim kaçıncı gidişim onu bile hatırlamıyorum Urfa'ya. Gidişlerimin hepsinin ardında da AB yatıyor. Ne kadar proje yaptılar, Doğu halkı ne kadar AB'ye yakın, gözlemler, araştırmalar, röportajlar. Bana bak Urfa, bu sefer seni daha iyi görmek istiyorum. Senin uğruna AB'ye yukardaki şu şiiri bile çekinmeden yazdım. Urfa, seni AB'ye hazır görmek istiyorum. Endişelerini paylaşabilirim ama AB'den hayat standardı uğruna ne kadar çok şey koparmaya ne kadar çok meyilli olduğunu hissetmeliyim derinden. Tamam mı?

Evet, Urfa'ya gidiyorum. AB'yle hesaplaşacağım diye buraya esasen yazmayı planladığım Balıklıgöl hikayesini yazamadım. Hikayenin özü şudur: Kutsal topraklar bambaşkadır, Urfa bambaşka.

AB, Türkiye'nin AB'ye katılım süreci ile ilgili vatandaşları bilgilendirmek için 1996'da açmaya başladığı bilgi merkezlerinden birini bu kez de Şanlıurfa'da açacak. Gaziantep, Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Samsun, Trabzon ve Van bu bilgi merkezleriyle bilgilenmiş, sıra Urfa'da. AB, günlerin dökümünü yapıyor anlayacağınız, bakalım sonuç ne olacak?

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...