19 Mayıs 2009 Salı
Dışişleri'nde yenilikler
"Davutoğlu geldi de, ne oldu" diye soranlar vardı. Onlar sabırsızlandıkça, ben "Bir durun, bekleyin azıcık" modunda ortamı yatıştırmaya çalışıyordum, çok bilmişçesine. Çok biliyorum ya herşeyi! Şimdi yazacaklarımı okuyun da, hem merakınızı giderin hem de benim ne çok bildiğime tanık olun.
İlk haberim; bir zamanlar Dışişleri Bakanlığı'nın 'etkin ve yetkin' dairelerinden gerektiğinde brifingler alıp, "Bakanlıkta neler oluyor" diye soranlara az buçuk birşeyler söylemeye alışmış ama Ertuğrul Apakan'ın müsteşarlığı, Ali Babacan'ın bakanlığı ile birlikte çok şey öğrense bile asla yazamayan diplomasi muhabiri arkadaşlarım için. Geri dönüyor. Efsane geri dönüyor! Müsteşar Apakan benim gibi diplomasi muhabirleriyle uzun soluklu bir kahvaltı yapıp, düzenli brifing döneminin kapılarını aralayacak. "Tamam, tamam. Perşembe sabahımı boş tutuyorum. Kahvaltıyı dört gözle bekliyorum" dedim, telefondaki diplomatik sese.
Sonra öğrendim ki, Davutoğlu yeni bir medya stratejisi başlatıyor. Bu stratejinin merkezinde de diplomasi muhabirleri var. Bu işe, alın terini canı gönülden akıtan diplomasi muhabirlerinin, Türk dış politikasında olup bitenleri kamuoyuna daha etkin aktaracağına gönülden inanan Bakan Davutoğlu'nun önüne önümüzdeki günlerde bir rapor daha konacak ki, o rapor da diplomasi muhabirlerinden yana. Raporda deniyor ki, "Türk halkı köşe yazarlarının çoğunun, gerçekleri çok çarpıttığını düşünüp okumuyor. En çok; haberler okunuyor, değerlendiriliyor. Okur, 'Bırakın da, ben bir karar vereyim' diyor. Avrupa ve Amerika da, Türkiye'yi yakından izlerken muhabirlerin sesine kulak veriyor." Raporun ayrıntılarını okumaya devam ediyorum. Beni okumaya devam ederseniz, öğrenirsiniz. (Bugün 19 Mayıs ya, 'gencim-diplomasi muhabiriyim-çok bilirim' diye daha çok şımarıyorum. Söz veriyorum, bu modum, bu günlük)
İkinci haberim; gazetecilerden saklandıkça mutlu olan, ortalıkta gezinmeyince kariyer basamaklarını hızla tırmanacağını sanan sevgili diplomatlarımız için. Çoktan talimat gönderildi tüm dairelere. Denildi ki, "Daha çok sosyal, daha çok ortalıkta olun. Size soru soranlara doğru yanıt vermekten çekinmeyin." Yani, suskun diplomat 'out', sosyal-konuşkan diplomat 'in'. Baksanıza, Müsteşarımız Apakan bile konuşmaya başlıyor. Diplomasi muhabiri arkadaşlarım için organize edeceği brifingler üzerinde uzun uzun çalışıyor bugünlerde.
Yani arkadaşlar, Bakan Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı'nın başta medya ile olmak üzere tüm iletişim stratejisini değiştiriyor. Başka mı? Bekleyelim, görelim.
P.S. Aaaa tıpkı Obama gibi: Change has come true
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder