2 Haziran 2009 Salı

Amerika ve güçlü kadınlar


Barack Obama başkanlığındaki yeni Amerikan yönetiminin dünyaya farklı gözlerle bakacağını, bizi anlamak için daha fazla çaba harcayacağını hepimiz duymuştuk. 7 Mart'ta Ankara'da, global sorunlara Türkiye'yle ortak çözüm arayacağını söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, bu sorunlardan en öncelikli olanın 'kadın' olduğunu dile getirmişti. Dünyada kadın-erkek eşitliğinin takipçiliğini, kadın haklarının koruyuculuğunu yapacak Clinton, sadece kadın sorunlarıyla ilgilenecek bir büyükelçiyi Dışişleri Bakanlığı'nda görevlendirdi. Adı; Melanne Verveer. Özellikle Ortadoğu'da kadınların sorunlarının bir haritasını çıkarmak, sorunlara pratik çözüm üretmek ve kadınlar arasında gerçek bir bilgi ağı kurmak isteyen bu tatlı büyükelçi hanımefendinin yolu, tabii ki Türkiye'ye de düştü.

Konu hem Türkiye hem de kadın olunca durum çok karışık. Türkiye gibi dinamikleri sürekli değişen, üzerine milyonlarca spekülasyon yapılan bir ülkede kadınların gerçek sorunlarını bulmak ayrı bir dert, bulunca da bu sorunlara pratik çözüm üretmek ayrı bir dert. Bir grup kadın ve kadim gazeteci arkadaşımla kendisiyle akşam yemeğinde buluşup, eteğimizdeki taşlarımızı 2.5 saat boyunca dökmeye çalıştıysak da, Sevgili Melanne'in kafasını daha da karıştırdık belki. Ama ne yapabiliriz ki! Bu ülkede okumuş kadın olmuşsun ayrı dert, cahil kalmışsın rezalet, evlenmişsin mutsuzsun, bekarsın incinmişsin. Neyse ki Sevgili Melanne, kadın konusunda Türkiye'nin iki devi saydığım ODTÜ'den değerli hocalarım Prof. Feride Acar ve Prof. Ayşe Ayata'yla da biraraya gelecek. Onlar, bizim ne kadar acil çözümlere ihtiyacımız olduğunu, para ve eğitimin herşeyi çözemediğini Melanne'e anlatırken, Melanne'in de Türkiye'de bir kontak listesi kurması süper olacak. Yaşasın, Amerika kadınlarımızın mutluluğu için bundan böyle daha çok çalışacak. Şimdi Melanne gidecek bir de Diyarbakır'a ki, diyaloga ve toleransa, sevgiye ve duyarlığa ne kadar ihtiyacımız olduğunu çok iyi anlayacak.

Tam yeri gelmişken, yazmadan edemeyeceğim. Kadın konusundaki araştırmalara ışık tutan sevgili arkadaşım Aygen Aytaç'ın, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) için geçen yıl yazdığı 'Ulusal Gençlik Raporu'nda, genç kızlarımızla ilgili çok önemli tespitler var. Büyükelçi Melanne de, bu raporu okuyacaktır eminim:
"Türkiye'de 15-24 yaş arasındaki toplam 15 milyon gencin 5 milyonu atıl durumda. Bu gençlerin ne işleri var ne de okula gidiyorlar. Bunların 1 milyonu aktif olarak iş arıyor. 300 bini iş arama ümidini yitirmiş. Sekiz yıllık ilköğretim zorunlu olduğu halde Türkiye'de ilköğretim mezunlarının oranı halen yüzde yüz değil, yüzde 89. Bu oran, ortaöğrenimde yüzde 56'ya düşüyor. Üniversiteye gidenlerin oranı yüzde 18'de kalıyor. Okuldan maddi olanaksızlıklar yüzünden ayrılan erkeklerin sayısı, aynı sebeple ayrıldığını söyleyen kızların sayısının 2 katı. Aile baskısı yüzünden okuldan ayrıldıklarını söyleyen kızların sayısı erkeklerin 9 katı. Toplumdaki cinsiyet anlayışı; genç erkekleri iş hayatına iterken, genç kadınları eve kapatıyor."

Not: I'm looking forward to see Michel Obama : ))

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...