16 Haziran 2009 Salı

Ya içindesindir İran'ın, ya da büsbütün dışında


Ben, "İran'ın iç meselesidir" deyip, geçemedim ve cumartesi günü yapılan seçimlerin ardından İran'da yaşanan karmaşaya kafa yordum. Seçimleri izleyen yabancı bir gazeteci arkadaşım bu arada imdadıma yetişti. Dünyayla telefon bağlantısının zar-zor kurulduğu Tahran'dan, bir yolunu bulup beni aradı:

"Tahran sokakları, cumartesi günü seçim sonuçlarına hile karıştırıldığı gerekçesiyle muhalefetin düzenlediği gösterilerin ardından bugün biraz sakin. Sokaklarda ateş yakan protestocularla, polis arasında zaman zaman gerginlik çıkıyor. İran'da reform yanlısı bir grup, bazı üyelerinin sabaha karşı gözaltına alındığını duyurdu. Gerginlik çok da biteceğe benzemiyor. Bir ülkede seçimlere şaibe karışması, ne kadar da ayıp değil mi günümüzde..."

Haberler hızla akıyor: "Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra seçimlere hile karıştırıldığını söyleyen eski başbakan, reformist Mir Hüseyin Musavi'nin ekibi, sokaklarda gerginliğin artmasının ardından göstericilere sakin olmaları çağrısında bulundu..."

Katılım oranının yüzde 80'i bulduğu İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinden yüzde 63'lük destek alarak galip çıkan Mahmud Ahmedinejad, seçime hile karıştırıldığı iddialarını reddediyor. Peki Ahmedinejad, bundan sonra ne yapacak? Hepimizi ilgilendiriyor mu? Yoksa, onun bundan sonra izleyeceği politikalar "İran'ın iç meselesi" mi? İran'da seçimlere karışan şaibe, kimseyi ilgilendirmez mi? Hepimiz, kendi işimize mi bakmalıyız?

Bu soruları soruyorum. Çünkü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, açık açık "İran'daki seçim tartışmaları iç meseledir, bizi ilgilendirmez. Netice, hayırlı olsun" yorumunu yaptı. Hani Türkiye, dünyayla bağlantı kurmakta zorlanan İran'ın, en başta Amerika olmak üzere diğer ülkelerle diyalog kurmasında köprü olacaktı. Hani Türkiye, çevresinde demokrasi kültürünün yerleşmesi için çalışacaktı. Böylesi hedefler, "İç mesele-dış mesele" ayrımıyla mı gerçekleştirilecekti yani? Yani, İran'la ilgili değerlendirme yapmak, Türkiye için yanlış mı?

Davutoğlu'nun İran yorumunu, yabancı gazeteci arkadaşıma hiç yorumsuz aktardım. Zaten, yoruma da ihtiyacı yoktu. Halen, Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan İran'daki seçimlerle ilgili yazılı bir açıklama da yok. Tamam, yorum yapmıyorum ama soruyorum: "Aktif dış politika mı, bekle gör mü?"

Ayrıca bu televizyonlar niye sürekli 'İran yayını' yapıp duruyor ki? Ne gerek var bu haberlere!!!:

* Musavi, seçimi tam bir "maskaralık" olarak nitelerken, Ahmedinejad seçimin "tamamen özgür" olduğunu savunuyor.

*İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, seçim sonucunu Ahmedinejad açısından olağanüstü bir başarı olarak gördüğünü açıkladı. Hamaney, Ahmedinejad'a verilen 24 milyon oyun önemli bir sevinç kaynağı olduğunu da söyledi.

* Seçimde Ahmedinejad'la yarışan eski Başbakan Mir Hüseyin Musavi, Muhsin Rezai ve Mehdi Kerrubi ise seçimin yinelenmesi çağrısında bulunuyor.İran'da seçim kampanyası da adayların birbirini yalancılık ve yolsuzlukla suçlaması nedeniyle gerilimli geçmişti.

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...