8 Temmuz 2009 Çarşamba
You're always in my heart
Öldüğünü öğrendiğimiz haftasonu Victoria, Wes ve ben televizyonun başından kalkamamıştık. Ben "Michael, sen ölemezsin" diye iç geçirirken Victoria, Michael'ın ünlü dans figürlerini ardı ardına tekrarlıyor, Wes donuk gözlerle televizyon ekranına bakıyordu. "Beat it", Victoria'ın favorisiydi. Çocukluğunda televizyon ekranından Michael'ı tıpa tıp kopyalamış, müthiş dans figürleriyle hayatına renk katmıştı. Michael beyazlaştıkça Victoria kendine sürekli "Hiçbirşey siyah-beyaz değil. Böylesi ayrımlar çok yaralayıcı" demişti. O yüzden Michael siyah mı, beyaz mı diye hiç tartışmadık, gün boyu en sevdiğimiz videolarını izlerken. Homoseksüel olup, olmadığı da bizi ilgilendirmiyordu, ilaç alıp almadığı da. Böylesi yaratıcı bir deha, kalbimize gömülmüştü işte. O, herşeyiyle Michael'ımızdı.
Benim bir "I'm BAD" tişörtüm vardı, ortaokuldayken. Hatta, Pepsi'nin promosyonuydu o zamanlar bu tişörtler. Tişörtümü geçirip sırtıma Michael gibi dansetmeye çalışırdım saatlerce. Arada durup, kendime "Ne diyor, bu adam. İnsan kendi kendine kötü olduğunu söyler mi" diye kafa yorardım. Evet, Michael Jackson söylemişti, kendi kendine kötü olduğunu, söyleyebilmişti. Sahi, hepimizin içinde iyilik kadar kötülük de vardı işte. İçimizdeki tüm kötülükleri dışa vuran bu adam, kötü'nün değil cesaretin simgesiydi.
Ölümünün üstünden bir hafta geçmesinin ardından da sadece Los Angeles'a değil, tüm dünyaya coşkulu bir yas töreni yaşatan yine Michael'dı. Cenaze törenini izlemek için bilet alma şansını yakalayanların gözlerindeki heyecanı, Michael için şarkı söyleyenlerin yüzlerindeki gerçekliği izledikçe, bize gerçekleri hatırlatıp, yaşatanlar için şarkı söyledim. Michael gibi söyledim; çok gerçekçi, çok içten...
".....In my anguish and my pains / Through my join and my sorrow / In the promise of another tomorrow / I'll never let you part / For you're always in my heart..."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
3 yorum:
Michaelll,,,,,,I'm BAD.....çokkk kötüüüyüm hem deeee
Ben daha kötüyümmmmm....Michaellll, senin için çalıp, söyliycezzz.....Hep kalbimizde olacaksın....Hiloş'ummmm ne güsel yazıyosun sen duygularımızıııı....
"Smooth Criminal" geliyor aklıma nedense Michael Jackson deyince... Ani ölümler hep ters köşeye yatırıyor insanı :(
Yorum Gönder