14 Mart 2009 Cumartesi

Neden Karayalçın?

Türkiye'de şehirlerin kaderini belirleyecek yerel seçim için artık gün sayıyoruz. 29 Mart'ta sandığa gidecek Türk halkı, nasıl bir şehri hakettiğini de dünya aleme ilan etmiş olacak. Ben size Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için AKP'li Melih Gökçek ile seçime CHP'nin adayı olarak katılan Murat Karayalçın arasında kıyasıya bir yarış olduğunu söyleyebilirim. Ama Gökçek'e göre Ankara'da yarış bile yok. Yani Gökçek, kendisini çoktan galip saymış durumda. Yine de, tam 15 yıldır Ankara'yı dillere destan yönetmiş Gökçek'in 30 Mart sabahı galibiyetini ilan etmesi durumunda sevinçten göklere uçacağını sanmıyorum. Çünkü gerçekten Gökçek ekibinin Ankara için yapacak 'daha başka kötülüğü' kalmadı. Bakalım, daha neler göreceğiz.

Ne kötülükler mi yaptı? Tam 12 yıl önce İstanbul'dan gelip de Ankara'da "Bu şehir amma da sıkıcı. Ne yapılır burada" diyen, güngörmüş İstanbullular haklı çıktı. Artık onlarla tartışmaya bile gerek görmeyip, "Bırakın Ankara'yı. Karayalçın belki de can simidi olacak" diyorum.

Ankaray ve METRO. İki muhteşem yapıt. AŞTİ-Dikimevi hattındaki Ankaray, kimi zaman insana "Yaşasın medeniyet" dedirtiyor demesine ama son dönemde trenlerin her 3 dakikada bir durması ve bunun nerdeyse bir alışkanlığa dönüşmesinden sonra "Altyapısız medeniyet" dedirtiyor. Karlı ve yağmurlu havalarda onlarca görevlinin seferber olmasına karşın Ankaray istasyonlarının hep çatısı aktı. Tren seferlerinde hiçbir yenilik yok. METRO'da dolmuş ve otobüs kuralları işliyor. Kısacası, iki muhteşem yapıt insanın içini sızlatıyor.

15 yıldır Ankara'yı yöneten Gökçek'in, işleri Karayalçın'a devretmesinin zamanı geldi derim ben. Ama kömür, gıda yardımlarından ötürü Gökçek'i sevmekten vazgeçmeyecek Ankaralılar'a da......yok, birşey demeyeceğim!

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Bence o muhteşem ve medeniyet simgesi altgeçitleri, üstgeçitleri bahsetmemek olmaz. Tabi bi de Ankara'ya her geldiğimde değişen tek yonleri de unutmamak lazım. Tüm dünyada değişim rüzgarları eserken korkarım necip Türk halkı yine "istikrar" diyecek. Zaten ne zaman istikrar ne zaman değişim diyeceğimizi bi tutturabilseydik...

derindenizbaligi dedi ki...

Bir de özellikle Milli Kütüphane ile TEAŞ arasındaki yolun ortasına kondurduğu ve o geniş yolu daraltıp ulaşımı adeta işkence haline getiren "Gökkuşağı Rekreasyon Alanı" denen ucubeyi esgeçmemek lazım bence. Aynısını Gölbaşı yolu üzerinde yaptı. Yıllardır boş, atıl ve metruk bir şekilde duruyor bu ucube binalar. Ne işe yararlar, hangi akla hizmet yapıldılar hala anlamış değilim.

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...