Amerika'nın 44. Başkanı Barack Obama'nın 6-7 Nisan'da Türkiye'ye yapacağı ziyaretin hazırlıkları için Beyaz Saray'da da tatlı bir telaş yaşanıyor. Ziyaretin, eşi Barack Obama'nın 2 Nisan'da başlayacak Avrupa turu kapsamında gerçekleşeceğini ve ziyarete katılması durumunda evinden, iki küçük kızından neredeyse bir hafta ayrı kalacağını hesaplayan first lady Michelle Obama, yakın çevresine "Beni bu seferlik affedin" dedi. Ankara'ya gelip de, Türkiye'nin ilk türbanlı first lady'si Hayrünnisa Gül'le görüşmeye can atan first lady Michelle Obama, özel bir gezi kapsamında Ankara'ya gelmek istediğini de yakınlarıyla paylaştı.
Başkan Obama'nın sıkışık programı yüzünden, first lady Obama'nın gözünde Ankara ziyaretinin büyümüş olması, Amerika ve Türkiye tarafında ziyaretin hazırlıklarını yürütenleri 'şimdilik' rahatlattı. Öyle ki, siyahi first lady Ankara ve İstanbul ziyareti boyunca en çok Hayrünnisa Gül'le olmayı tercih ediyor, türbanı yüzünden eşi Abdullah Gül'ün programlarına bütünüyle katılamayan bu first lady'i yakından tanımak istiyordu. Öyle ki Michelle Obama, Türkiye'de üst düzey askerlerin ve muhalefetteki CHP lideri Deniz Baykal'ın katılması muhtemel programlarda yer almaktan 'itinayla çekinen' first lady Hayrünnisa Gül'e "Hadi, cesaret. Kadınlar her yerde olmalı" demeye hazırlanıyordu. Hayrünnisa Gül, eşi Abdullah Bey cumhurbaşkanı seçilip TBMM'ye and içmeye gittiğinde, gidip de eşini TBMM'de canlı olarak dinleyememişti. Türbanlı olduğu için tüm gözler onun üzerinde olacaktı. Oysa, Michelle Obama, Başkan Barack Obama TBMM'de konuşurken, konuşmayı Hayrünnisa Hanım'la yanyana dinlemekten yanaydı.
Tamam. Gelemiyor diyorum. Ama, bu türban konusu da burda bitmez. Ziyaret için hazırlık yapan protokolcülere de rahat uyku yok. "Beyaz Saray'dan her an 'Başkan, eşiyle geliyor' haberi çıkabilir. Yoksa herşey bir rüya mı" diye sormaktan kendilerini alıkoyamayan protokolcülerimiz haksız değil. Eeee..Ne de olsa Barack ve Michelle Obama çifti 'rüyaların çifti' değil mi... !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder