22 Kasım 2010 Pazartesi

Katalunya MUCK, MUCK... ! Kürt müsün, Katalan mı, İspanyol mu, yoksa bölücü mü... Ne hissedersen osun ! (1)


Şimdi saate bakıyorum ve size Barselona’dan bildiriyorum. Evet, İspanya. Yok,,,Burası Katalunya. Katalan kızımız Gama’mızdan düzeltme geliyor. “Princess Hell, doğru yaz. Katalunya’dayız ve saat sabahın 6'sı...” Sormadan edemiyorum. Gamma, anladık sen Katalansın da, nedir bu takıntı. Takıntı değil gerçek. Benim kendi bayrağım, kendi dilim var. Neyyyn,, bölücüsün öyleyse. Hayır, hiç şiddeti savunmadı Katalanlar. Özerklikleri ve bağımsızlıkları için her türlü hukuki mücadeleyi verdi. Kazandınız mı?? Kazandık. Ama ben ayrı bir devlet istiyorum. Bu Gamma, cidden bölücü olabilir. Al canım sen bir cin-tonik daha iç. Demeye kalmadım...Yeni ama tanıdık bir cümle daha Gama’dan: “Siyasi ve kültürel hakların tanınmasıyla bir devletin bütünlüğü bozulmuyor. Türkler biraz tarih okusun. Kürt sorununu amma da uzattınız”....

Saatler biraz geri gitsin... Geçen yıl Amerika’yı sallayan gazeteci grubunu Katalunya’da toplamaya karar vermiş Gama, bunu başarmıştı. Ama bir baktık, grubun kızları toplanmış. Allahım,,, çok mutluyum diye uyanıyorum Barselona'da. Yanımda Karolina var. Gama’nın bizim için hazırladığı havalı yatağın üstündeyiz. Gülmekten karın ağrısı çektiğimiz sırada bile Karo, “Kahretsin, seks yapamayız. Bu yatakta mümkün değil” esprisiyle hem kendisini hem beni öldürüyor. Haydi sen git bana kahve yap. Olur, canım. Bak seeen, Shona hanım bize omlet bile yapmış. Mutfak yanıyor. Dublin’li radyocu güzel, olmuş bir mutfak tavuğu... Biz dağıtırken evi, barları, restoranları, Luis kafayı yesin... Ama sonra o ne mutluluk... Kızlarr,, iyi ki varsınız... Varız tabiii...

Evin altını üstüne getirdiğimiz, birbirinden yakışıklı, güzel ve ideolojik farklılığa sahip Katalanlarla parti yaptığımız geceye gidelim. Pardon, saat veremiyoum. Luis’e bak, durup durup Kürtçe halaylar, şarkılar buluyor youtube’dan. Provakasyon var. Benim dayım, bir Kürtle evlidir ve ben kardeş Kürtlere bayılırım. Hepsi PKK’yla bağlantılı bilinir, cahillerce. Büyük yanlıştır. Hani sen demiştin ya “ETA’nın silahı var. Bask ülkesi, silahlı mücadeleyi isteyenlerle doludur ama Katalanlar şiddeti hiç sevmez...”. O yüzden, her Kürt PKK’lı değildir. Kendi anadillerinde özgürce yaşama hakları savunmalıdır. Türkiye, Kürt sorunu ile terör sorununu adam gibi çözmelidir. Konuşturmayın beni....

Gama’dan sonra Chavi, sonra yakışıklı Farran, sonra öteki kız, adını unuttum... Hepsi farklı farklı konuşuyor. Katalanlar, Bask ülkesi ve işte topluca İspanya. ETA teröründen az çekmedi hepsi. Franco’nun otoriter nasyonal Katolik rejimine karşı doğan ETA, İspanya’yı az bombalamadı, az insan ölmedi. Sonra n’oldu. Bask ülkesine, Katalunya’ya özerklik. Terör bitti mi,,kimse emin olamaz. Herkes kendi anadilini, bayrağını kullanıyor. İspanya bölündü mü. Hayır... Herkes mutlu mu... Şüpheler çok. Ev partisinin genç Katalanlarından kimi kendisini Avrupalı, kimi sadece İspanyol, kimi Katalan, kimi de apolitize hissediyor. Ama ortak bir görüş var. Avrupa Birliği, farklı kimlikler ve kültürlerin ortak yaşaması konusunda doğru düzgün hareket edemiyor. Sıkışık aptallar deniyor AB’li yöneticilere Katalunya’da... Gama, ağzını fena açıyor gene. Siyasetçiler insanların duygularından bihaber yaşıyor. Hepsinin canı cehenneme. Ben kendimi Katalan hissediyorum o kadar... Daha çok uzasın bu siyasi muhabbet, çok uzasın diyorum ama youtube’dan Tarkan’ı fırlatıyor seksi Leton kızımız, güzel Mara’mız... Yakalarsam,,,, MUCK MUCK....!

1 yorum:

kadias@mynet.com dedi ki...

, ben ayrı bir devlet istiyorum.,

,
Siyasi ve kültürel hakların tanınmasıyla bir devletin bütünlüğü bozulmuyor.
,

bunlar ne tezat cümleler böyle.

Türklere tarih okumayı tavsiye eden bu şahsa ben de kendisiyle çelişmemeyi tavsiye ediyorum.

aslında fena olmazdı bu asalaklardan kurtulmak. acaba kendilerini bask ve katalanlar gibi güçlü ve zengin mi hayal ediyorlar. tabiki hayır.

beni sevebilme ihtimalini sevdim demiş bir şair.
özerklik mücadelesinden yararlanmak amaç özerk olmak değil zaten.

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...