23 Kasım 2010 Salı

Kim kaynaşmış AB'yle, kimmm? Barcelonaaa... Niçin olmaz...! (3)


Biz kadınlar biraraya gelince ne konuşuyoruz? İlk aşklar, son aşklar, en komiğinden yatak hikayeleri, gelecek planları, erkeklerin arızaları, kadınların saçmalıkları... işte bildiğin ‘seks and the city’ hikayeleri... Geç bunları geç...Şimdi en derin mevzulara girme zamanı. “Avrupa bir Hıristiyan kulübü” teorisi, çoktan gerçek olmuş.  “ Oooh canıma değsin” türünden bir kadeh kaldırıyorum. İrlanda, İspanya, Polonya, Letonya karmamızdan en hınzır bakışlar bana dönüyor. Avrupalı yöneticiler, Avrupa halklarını kaynaştırdıklarını sananlar, en çok da gençlerin kafasını karıştırmış işte. Hepsi dönüp dönüp, “Türkiye’ye AB üyeliği konusunda sürekli haksızlık yapılıyor ve biz buna göz yumuyouz” cümlesinde birleşiyor. Eyvah, eyvah.... ! Demek ki, Türkiye’yi Avupa’yla, Avrupalıları da Türklerle, ya da kendi içlerinde kaynaştıracak gücün adı  ‘siyaset ya da siyasetçi’ değil.  Ama biz biraradayız. Birbirini anlamaya çalışan gençler. Gençler, politikacılara ‘şöööyle bir geri çekilin’ diyor ufak ufak....

Ha ha ha... Politikacılar kaynaşma-kaynaştırma konusundan anlamıyor. Öyleyse bizim daha çok çalışmamız gerekiyor. Nereye... Aaa, burası küçücük bir bar. Bak kim geliyor. Lavangardia’nın (Lavanguardia)  dış haberler editörü.  Bizim Gama’nın patronu. En üst düzeyde ağırlanıyoruz gene. Hilal, oldun sen yine Beyaz Türk.. yok yok, ne alaka... ! Bu sevimli patron heyecanlı. Hepimize içki ısmarlıyor. Şubatta İspanyolca’nın yanısıra Katalanca çıkartacaklar gazeteyi. En büyük patron, basmış parayı. Çeşitlilik olsun istemiş. Bizde, yani Türkiye’de bir ulusal gazetenin patronu basıp da parayı, Türkçe çıkardığı gazetenin Kürtçe versiyonunu çıkarmayı düşünmüş müdür acaba. Düşünebilmiş midir. Korkmuş mudur, gereksiz mi görmüştür. Biz de paralar nereye basılmıştır... Aman yaaa,, çok düşünmeyeceğim. Bu İspanyollar sollamışlar işte. En, en özgürlüklere kavuşma boyutundalar ama halen yetersiz diye çırpınıyorlar. Demek ki bizim çırpınmamız değil, yırtırmamız gerekiyor... Yırtınnnn, Türkiyeeee....

Ama Hilal, Apollo’da siyaset konuşamayacaksın. Bas-git, yürü. İşte alabildiğine geniş bir gece klubü. Her çeşit erkek mevcut. Karo, itekliyor beni. Bir de bağrış, çağrış. “Al sana kaynaşma...” Gama, yüksek sesle soruyor: Katalan erkekler nasıl... Nasıl ? Fizik olarak benziyorlar biraz Türklere.  Polonyalılardan daha güleryüzlülermiş. Letonyalılardan daha sıcak kanlı. İrlandalılardan daha komik. Neyse canım, hep birlikte Lady Gaga dinliyoruz işte. Ayrıntılar mutlaka ertesi günkü kahvaltıda masaya yatırılacak. Kim nasıl kaynaşmış, kaynaşamamış . Kim seksiymiş, değilmiş. Tüm ince detaylar... Eee var mı detay, var mı? Var var,,, aramızda kaynaşma konusunda ortak makale bile yazmak isteyenler var... Niçin olmazzzz,,,, niçin olmaz.... !

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...