11 Ekim 2009 Pazar

Buffalo Bill & Rockers


Amerika’nın en yüksek eyaleti ‘Kızıl Toprak’ta yani Colorado’da, çocukluğumuzun ünlü kovboy filmlerine, kızılderililerine o kadar yakın, o kadar yakındık ki…Kar yağsın, etrafı sis bassın yılmadık ve Denver’dan yol alıp ünlü Rocky Mountains’ın (kayalık dağlar) yolunu tuttuk.Kuzey Amerika’da uzanan, üzerinde kimi volkanların da bulunduğu bu sıradağlar, 4 bin 500 -5 bin kilometre boyunca Meksika’dan başlayarak Amerika üzerinden Kanada ve Alaska’ya kadar uzanıyor. Bu kızıl kayalıklar, karla birlikte öyle nefis bir doğa harikasına dönüşüyor ki anlatamam: Kayadan kızıl, uzun bir çöl, birden John Wayne fırlayacak ortama, kovboy şapkasıyla bildik bakışını fırlatacak üzerimize, o da ne...yoksa biz de gidecek miyiz onun atının peşi sıra....Buffalolar koşmaya başladı bile....Şaka değil, etrafta onlarca geyik, buffalo, benim adını bile doğru düzgün sayamadığım onlarca vahşi hayvan var....Tabiii bir de kızılderililerin dumanları sardı etrafı....Uuuuuuuuh.....

Red Rocks (kızıl kayalar) da, bizi bekleyen kocaman bir sürpriz daha vardı....Rock müzesi mi dersiniz, tiyatrosu mu dersiniz, bu dağlarda, insanın içini bızlatan topraklarda kocaman bir rock efsanesi var. U2 tabii ki başta ve diğerleri, Beattles, Sting...hepsi ama hepsi konser vermişler...Bu karlı pazar sabahında hepinize kocaman kızıl bir öpücük gönderiyorum. Gönderilmeyecek gibi değil.

Bak sen şu Amerikalılar’a...O kayalıkların, karların arasından hiç üşenmeden tırmandık, yuvarlandık ve ünü halen dillerde olan Buffalo Bill’in mezarına, adına yapılmış doğal parka, buffalo biftekleriyle süslü öğlen yemeğimize kavuştuk. Adam manyak falan, yok katil falan, yok serseri ama halen kitapların, filmlerin, oyunların konusu. Ve Amerikalılar bu azılı seri katili bağırlarına basmışlar, bir zamanlar Kızılderili avcısı olan bu herif aracılığıyla tarihleriyle barışmaktan da geri durmamışlar. Onlarca kovboy şapkası denerken, Buffalo Bill sayesinde tarih sayfalarında geriye ilerledik. Tüm cumartesini kovboylaşmış gazetecilerle geçirmiş bir gazeteci olarak, size ‘ille de rock’ demeden önce, sevgili Bill’imizin geçmişine dair de küçük bir not aktarmak istiyorum. Kimbilir, bir gün yolunuz buralara düşer de, siz de kovboylaşırsınız...Hiç fena olmaz!

“Gerçek adı William Frederick Cody olan Buffalo Bill, usta bir avcıydı. Amerika Yerlilerine karşı yürü¬tülen savaşlardaki kılavuzluğu ile ün kazanmıştı. ABD'de Iowa kentinde doğdu. 15 yaşındayken Pony Express denen atlı posta servisinde çalışmaya başladı. Pony Express, Missouri'nin Saint Joseph kentinden California'nın Sacramento kentine uzanan 3.140 ki¬lometrelik yol boyunca çalışan bir posta dağıtım servisiydi. Her sürücü, at değiştirerek günde 120 km yol alıyordu. 1861'de Ameri¬kan İç Savaşı çıkınca Cody, Pony Express'teki işinden ayrıldı; iz sürücü ve kılavuz olarak Kuzey ordusuna katıldı. Cody'ye, Buffalo Bill adı, Kansas-Pasifik Demiryolu yapımında çalışanlara bir tür ya¬ban sığırı olan bizon eti sağlamayı üstlendiği için 1867'de verildi. 18 ay içinde tek başına 4 binden çok bizon öldürdüğü söylenir. 1883'te Yerlilerin ve sığır çobanlarının katı¬lımıyla ilk Vahşi Batı Gösterisi'ni düzenledi. Bu ilginç ve heyecan verici gösteri ABD'nin yanı sıra Avrupa'da da büyük ilgi uyandırdı.”

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...