25 Ekim 2010 Pazartesi

Ye, iç, KKTC'yi sev... İçimizdeki kahramanlar: Biri sarışın, biri özgür insan


Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) olarak Kıbrıs’a yaptığımız MİK KEMMELL gezimizin içinden iki kahraman çıkar deseler; birinin KKTC’nin 45 yaşındaki Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün (Özgür insan... bu soyadı hepimiz için kutsal) diğerinin de DMD Başkanı Zeynep Gürcanlı olduğunu söylerim. Muhteşem bir programla Kıbrıs’ta hem gezip hem öğrenen ekibimiz, kahramanlarla sık sık biraraya gelmek için fırsat kollayacak.


“N’oluyo yaaaa, yalakalığın da bu kadarı” sesi vermeden önce dinleyin bir. 70 yaşındaki babasının içine attığı, asla konuşamadığı en özel Kıbrıs hikayesini Özgürgün’den dinliyoruz, yani Özgür insan’dan. Masaya gelen şeftali kebaplarının ya da dondurmayla sevişen peynirli kadayıfların ağzımızda bıraktığı tada, Özgür insan’ın samimi konuşmaları eşlik ediyor. Susalım da, sabaha kadar dinleyelim modundayız. İşte o gün: 20 Temmuz 1974. Türk askeri Kıbrıs’a çıkarma yapıyor. Özgür insan, annesi-babası ve kardeşiyle Lefke’de. Özgür insan, 10 yaşında olmasına karşın her ayrıntısını hatırlıyor bu iç parçalayan ama mutlu sonla biten olayın. Rumlar da, onların yaşadığı Lefke’ye saldırıyor. Rumlar, herkesi meydana topluyor. Erkekleri götürüyorlar. Kadınlar ve çocuklar, tam 24 saat asfaltın üzerinde kalıyor. Rumlar, sonra kadınlar ve çocukları evlerine gönderiyor yeniden. Özgür insan’ın annesi, çocukları savaştan korumak için yatak altlarını siper ediyor aileye. Yatak altında yaşam 26 gün sürüyor. Özgür insan’ın babasından halen haber yok. Sonra birden babası çıkıp geliyor.  Bir de Türk askeri geliyor ikinci kez, 16 Ağustos’ta. Baba diyor ki, “gidip karşılayalım, askerimizi” Evden çıkıyor aile. Türk askeriyle kucaklaşmak nasıl bir his... Baba yine diyor ki “Bugün, özgürlüğümüze kavuştuğumuz gün,,, soyadımız Özgür  GÜN” ...(Bugün adada 40 bine yakın Türk askeri var)

Adada olup bitenleri, geçmişi, doğru düzgün dünyaya anlatmak için varını ortaya koyan böylesi bir Dışişleri Bakanı, Özgür insan. Çocukları daha iyi bir eğitim için Kıbrıs vatandaşı pasaportu taşıyor. Yani, resmen AB’li çocuklar. Tıpkı, 80 bin Kıbrıs’lı Türk gibi. Kıbrıs vatandaşı pasaportu taşırsan, hem kolay hem ucuz seyahat ediyorsun dünyaya. Hem KKTC vatandaşı hem de Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı  olan bu insanlar, dünyaya tam 36 yıldır “Bizi özgür kılın” diye bağırıyor. Şimdi soruyorum yine; KKTC’nin suçu ne? Türk askerinin adaya gelişiyle mutlu olan bu insanlar, bugün umutsuz. Yüzde 70’i, adada artık çözüm olmayacağını düşünüyor....  Ben ne düşünsem şimdi? Kıbrıs gezisini organize eden Zeynep Gürcanlı ile özgür insan’ın bu gezileri gelenekselleştirip, daha çok insana Kıbrıs hikayesi anlatacağını düşünüp, mutlu olmaya karar veriyorum... Kıbrıs bu canımmmmm, gözümün nuru canımmmm.... !

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Sayfanın fanatiklerinden biri de ben olacağım sanırım... Mahir Şaşmaz

Adsız dedi ki...

HAKAN AKSOY

Hilal Hanım,
Bir KKTC Dışişleri mensubu olarak eğlenceli ve bilgilendirici yazınızı bir solukta okudum.. Ne yazık ki son zamanlarda Türkiye basınında güzel Kıbrısımızla ilgili birçok olumsuz ve yanıltıcı yazılar çıkıyor, bunları okudukça çok... üzülüyoruz.. Yazınız ve verdiğiniz destek için size çok teşekkür ederim, lütfen Kıbrıs'a ilginiz ve bu güzel yazılarınız devam etsin..
Sevgiyle ve Hoşçakalın...

Adsız dedi ki...

Kim korkar karanlıktan,
Elleri yok güvercin tutmaya... demiş şair, karanlığı yazıp aydınlatmak bu işte, içinde hırsın ve kinin olmadığı bir kalple duru ve huzurlu kalemin daim olsun sevgilerimlesin...

others:)

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...