Var mısın, yok musun... Varım galiba. Ama aslında yokum. Ya da “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...” Yok, yok; hadi olayımız daha popüler, daha global olsun. LOST tabii ki, LOST... Zeynep Gürcanlı başkanlığındaki Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleri, atalarımızın haritalarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) diye gösterdiği adaya Anadolu Jet’le düştüler işte. Diğerlerinden (the others) “KKTC yok, Kıbrıs var” sesleri yükselsin dursun...diyemiyorum çünkü ben adada çözüm isteyen en genç kuşaktan olduğumdan Avrupa Birliği’ne (AB) veryansın ediyorum. Sen nasıl, bu adada kuzey-güney çatışmasını çözmeden, insanların kimlik bunalımını tedavi etmeden Kıbrıs’ı kendi içine ‘üye’ alırsın. Hakkından kim mi gelir artık,,,, “Sittim sene çözüm olmaz” diyenlere inat, Türkiye gelir Türkiye.... Ahan da iyice milliyetçilik damarlarım kabardı. Adada herşey mümkün, herşey... İşte buna içilir...!
N’apan be canımmmm.... diye sorarlar adama. Güneş, kum, deniz üçlemesinin tatlı kuşatması altındasın tadını çıkar. Yes be annem deeee tarihi de, sevgili devlet büyükleriyle görüşmeyi de ihmal etmemekte fayda var. Haydin Ledra Palas’a. (Ben bu Kıbrıs şivesine bayılırım. Gelin buraya da, tatlı tatlı konuşmak neymiş hissedin be canımmmm) Bir tabelanın arkası güney, önü bizim kuzey. Elini uzatsan, Rumlara dokuncan nerdeyse. Sonra tel örgüler. Adanın çoğu yerinde var işte. Kapalı bir Maraş. Rumların, Türk askerinin 1974’te çıkarma yapmasıyla birlikte bırakıp gittiği, hayalet şehir. Açık hava müzesi gibi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kimseye giriş izni vermediği yer. Helikopterle mi bir tur atsak üzerinde ne... İyi fikir, valla buna içilir...
Tarih, siyaset, gençliğimiz, katliamlar, siyasi liderler.... Rauf Denktaş var hepinizin bildiği. İnatçı Hristofyas. Son 15 yıldır kızkardeşinin böbreğiyle yaşayan 66 yaşındaki Rum lider Hristofyas. Kıbrıs kitabını çevir, çevir oku. Olmuyor, olmuyor... Kitap, bir türlü açmıyor insanı. Hep aynı hikayeler. Olmuyorr,,, kaldır at o kitabı tozlu raflara. İnsanlar artık baymış durumda. Rakamlar ne acı, ne acı. Kuzeyde ve güneyde insanların yüzde 70’si artık Kıbrıs konusuyla ilgilenmiyor. Yalan mıydı yani herşey. Çözüm aşkımızın hiç mi şansı yok. “Ama yok kiiii” diyen bir kitlenin desteğiyle oy toplamış bir yönetim var KKTC’de şimdi. “Halka gerçekleri söylemek lazım. Bizi oyaladıkça oyalıyorlar. Ama ben müzakere masasından kalkmam” diyen 72 yaşında, 20’lik delikanlılara taş çıkartan bir cumhurbaşkanı Eroğlu var. Bir de çıtır dışişleri bakanı Özgürgün. Yani ulusalcı cephe. Eroğlu’nun hepimizi gülmekten koparan akşam yemeğinde söylediği gibi, "buna içilir..." Yaaa, adada neler oluyor. Daha 2004’te dünyaya çözüm için ‘evet’ diyen KKTC halkı, şimdi Kıbrıs meselesinden bıkıyor, daralıyor,,, hattaaaa ‘sittim sene olmaz’ diyorrrr.... Sittim dedi valla, sittin değil.... Ben içmesem mi ne. Hatlar karıştı... oldu yeniden LOST... valla buna içilir deeee.... KKTC’nin suçu ne..
2 yorum:
seni okuduktan sonra geziyi ve muhabbeti kaçırdığıma bir kez daha üzüldüm ama başka seçeneğim yoktu...
Okuyunca dedim ki... bende orada olsaaaaaaaam.......
Yorum Gönder