24 Ekim 2010 Pazar

Kumarda kaybet, Aşkta kazan... ama yine aynı soru: KKTC'nin suçu ne?

Şimdi, pazar sabahı internet özürlü otelimizde güneşli hava birden kararsa, önümden beyaz ayılar geçse şaşırmayacağım artık. Demiştim size, adada herşey mümkün. Gece, Girne'de Tango to Buddha'ya dalıyorsun. Sadece bar, sadece gece kulubü olmadığını anlıyorsun. Çık bakalım 2. kata. Aşağı bak, aşağı. Bunlar kız falan değil. Tişörtlerini çekiştirmişler aşağı o kadar. Mini etek de yok orda. Yani bacakların üzerinde. Etraflarındaki erkeklere kötü puan herkesten. Şişko ve gereksiz topluluk halindeler. Görüntü şart ama. Çıkardım makineyi, çekeceğim. Bir adam geliyor yanıma sonra. Kendisinin fotoğrafını çektiğimi iddia ediyor. Fotoğrafını çeken insanların, onları gazetecilere sattığını söylüyor. Hadi beee, vermem sana makinemi. Sen de kimsin. Çıkıştım valla. Haluk Levent'miş, kendisi. Gıcık oluyor bana, gıcık. Gazetecilere bok atan ama yeri geldiğinde kendini sanatçı sayan bu arkadaşımız, mekanı terkediyor sonra. Oh,,, belki onun yerine daha yakışıklı bir abi gelir mekana. Aaa, unuttum yazmayı. NTV'nin efsane Kıbrıs muhabiri Selim Sayarı var işte burda. Pis Haluk Levent, cici Selim durumları…


Ama müzik kötü. Bu dazlak kızlar, bu bacak şov kesmiyor kimseyi. Gidelim otele ama yatmadan önce bir casino’ya dalalım. Şansımız döner kimbilir. Çok da mühim bir oteldeymişiz meğer. Önce Gülsen gördü onu. Çarkıfelek’ten tanıdığınız komik Mehmet Ali Erbil, kurulmuş makinenin başına. Sert bakışları var. Bu nasıl bir psikoloji. Gülmeyin desem de gülüyoruz biz. Ciddiyet hakim her yerde. KKTC diplomaside kaybederken, buradaki ciddi topluluk kazanacak MIŞŞŞ…

Anlamam ben kumardan. Ama hayatın öteki adı kumar aslında burda. Duygusallaşma Hiloş’u yok bunun. Gözümün önüne geldi, bir gece önceki yemeğimiz. Cumhurbaşkanlığı sarayında, 72 yaşındaki Derviş Eroğlu’yla beraberiz. Adamın ömrü politika. Tam 34 yılı var, politikayla sarmaş dolaş. Üroloji uzmanı, doktor diye kim anar şimdi kendisini. KKTC meclisinin yarısını sünnet ettiğini kim bilir. Rum lider Hristofyas’ın komünistliğiyle “Sen de nasıl komünistsin, gözün toprakta” diye kim dalga geçer. Gururla yazıyorum. Geceye viskiyle başlayıp, şarapla kim sürdürür. 72 değil, 172 olsun yaşı. Rakamlarla, böyle güzelce hangi cumhurbaşkanı dalga geçer. Eroğlu tabii ki, Eroğlu. Haydi koca bir alkış. Ulusalcı ama genç. Gençlerle coşabiliyor. Zaten ulusalcılıktan sözetmiyor, adına “halka gerçekleri söylemek” diyor. Kim yaşlı, kim genç. Kim ulusalcı, kim liberal demokrat karışmış burda. Karışsın varsın. Dönsün rakamlar, makineler yanıp sönsün… Hayat mı kumar, KKTC’mi kumar… Ben koyarım bunun üstüne 100 kağıt.. !

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Öznur ÇEVİK

Al benden de bi 100 kağıt!!!

Adsız dedi ki...

HALDUN SAVCI

rulette 35'e bas, yanına çiçek yap.. benden de bi yüzlük

Adsız dedi ki...

SONER GÜREL

Makina pokere takıl! Beş kuruşsuz dön:)

Adsız dedi ki...

ÜRÜN GÜNER

o kadar keyifli okuyorum ki yazılarını ağzına sağlık canım arkadaşım..ayrıca Haluk Levent'e inat foto koyman da çok anlamlı olmuş yani:))

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...