3 Ekim 2010 Pazar

Yaşasın imparator... Yaşasın tweet-çi Ahmet Hakan

Şu fani twitter aleminin de bir imparatoru var: Ahmet Hakan. Twitter hesabı alan her masum kişi önce onunla başlıyor çevreyi izlemeye. Ben 'beyefendi kendi kendine takılıyor' düşüncesindeyken, bir kulak kabartıyorum ve duyuyorum ki, her twitter muhabettinde onun adı geçiyor. Kızan, bağıran, çağıran, onaylayan, onaylamayan, seven, sevmeyen herkesin izlediklerinin başında o geliyor. Kimisinin hırs yaptığına şahit oldum, ondan daha fazla izleyici edineceğim diye, kimisinin "Bu adamı izlemeyi topluca keselim" eylem hazırlığına giriştiğini duydum. Vay anasını, meşhur olmak böyle birşey işte. Dost-düşman herkes peşinde. İzleyici sayısı an itibariyle 60 bine dayanmışsa, beyefendi benim araştırma kapsamına girmiştir, kusura bakmayın arkadaşlar.



Bak, hem nasıl kısa, öz ve anlamlı yanıtlar verdi twitter'la ilgili araştırma sorularıma. Takipçilerinden gelen soruları ne kadar dikkate aldığını sordum beyefendiye, "Bazen hanfendi" yanıtıyla bütün bilimselliğini, içtenliğini ortaya koydu. Bir de kibarlık var tabii. Bu 'hanfendi' sözü, tüm izleyicilerimden takdir topladı. Çok mütevazi olduğunu da herkes duysun imparatorun. "Takipçilerinizin sayısını daha da artımak gibi bir çaba içinde misiniz" sorusuna  "Ah no..." yanıtı geldi imparatordan. Bu yanıta ben "After action, satisfaction" derim ama o sırada diyemedim galiba. Heyecanlandım, 'ayyyyy.... bir ah no deyişi var ki' hissinin, sarsıntısına kapıldım... Galiba, galiba... ! Herneyse.  Hemen, Chris'e bildirdim yanıtları. İnternet tezine Ahmet Hakan'ı da güzelce yerleştirecek.

Hani biz yazışmayı seven, birbirini yazılarından anlamaya çalışan, çok diyaloga açık bir toplumuz yaaa... (öyleyiz,, öyle olduğuna inanın, evrene enerji verin) bu twitter çılgınlığımız da, duygusal hallerimizden, genlerimizden geliyormuş. Twitter'da en çok duygusal mesajlar atan, oraya içini döken Türkler'miş arkadaşlar. Bir de, ortada en çok boy gösterenlere öyle ya da böyle sahip çıkıyormuşuz. Herkes Ahmet Hakan'a sahip çıkıyor yani, kızanlar bile. Bu araştırma sonuçlarını Chris'ten gelen bilgiler ışığında aktarıyorum.Twitter'da bir sürü haller içine giriyor insanoğlu. Hani öylesine bazen saçmasapan, bazen de süper cümleler yazdığınızı düşünüyorsunuz satırların arasına. Sonra insanın kendisine 'aptal aptal ben ne yapıyorum ya' sorusunu da sorduruyor. "Paylaşıyoruzzz cicimm" diye haykırıyor twitter o an, içten içe... Yaaa, öyle zannedin... Twitter'da kendinizi değil daha çok, oranızdan buranızdan fışkırıp gelen hayali kahramanları oynuyorsunuz. Kimileri bunun ciddi farkında, sahte isimler veriyorlar o yüzden kendilerine. İsimleriyle oynuyorlar... Bilimsel olarak kanıtlandı, evet... yazdıkça yeniden oynuyorsunuz, yeniden yaratıyorsunuz. Bir de böyle bakın twitter'daki çevrenize. Neler oluyor ya, neler oluyor? Twitter'de bize neler oluyor? Panik yapmayın, bilimsel veriler ışığında hepsini açıklayacağım size.... Şimdi imparatoru sevmeyen ya parmak kaldırsın, ya da sonsuza kadar parmağını yesin ! Günün tweet'i onun için olsun... Yaşasın imparator, yaşasın tweet-çi Ahmet Hakan...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

MELTEM ERTEN KOÇ

twitter'a yazmak ya da yazmamak.. twitter'a yazan gerçekten sen misin, içinde sakladığın kişi mi ? Kafam çok karışıkken, ne güzel yazmışsın hiloşum...

corail - bir depresyonistin gizli dünyası dedi ki...

Twitter yalnizca ufak bir parcasi bu isin, sanal dunya sanal sohretlerden bitap dustu gunumuzde...Bakiniz dizustu edebiyat serisi... Acaba herkes gunun birinde sohret mi olacak?

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...