Türkiye için yoksulluk, yolsuzluk ve az demokrasi sancılarının öne çıktığı bugünkü gazete haber ve yazıları arasında boğulduğumu hissederken, birden bir yazıya 'can simidi' gibi yapıştım. Yazının sahibi Amerika'nın Ankara Büyükelçisi James J. Jeffrey. Büyükelçi Jeffrey, Milliyet Gazetesi'ne "Kararlılık Sınavımız: Haiti" başlıklı enfes bir yazı göndermiş. Gerçek bir öyküsü, gerçek kahramanları ve gerçek siyaseti var yazının. Televizyonlardan sürekli görüntüleri geçen, gazete haberlerinden eksik olmayan Haiti'ye doğru bir yolculuk yaptırıyor yazısında Jeffrey ve Haiti özelinde kendimizi, çevremizi, ülkemizi, dünyamızı ya da tüm insanlığı yeniden düşünmemizi sağlıyor. İnsanca ama insanca...
"35 saniye. 12 Ocak'ta meydana gelen deprem, sadece 35 saniye için Haiti'yi sarstı ve ardında ölüm ve tahribat bıraktı. Korkunç depremi izleyen saatlerde Haiti yardım çağrısında bulundu ve uluslararası topluluk seferber oldu. Acil kurtarma ve müdahale faaliyetlerine 140'tan fazla ülke katıldı. İster yakın, ister gergin ilişkiler içinde olsunlar, insaniyet adına ortak hareket eden ülkeler bu süreçte yan yana çalıştı. Bu müdahale sayesinde gördük ki, vatandaşlığımızı içinde yaşadığımız ülke belirlemesine rağmen, hepimiz yardıma ihtiyacı olanlara el uzatan daha büyük bir dünya vatandaşları topluluğunun parçasıyız..."
Yazısına böyle başlayan Jeffrey, hepimiz için "dünya vatandaşları topluluğunun parçasıyız" dedikten sonra 110'dan fazla ülkenin 31 Mart'ta, yani daha dün Birleşmiş Milletler'de, yani New York'ta yaptıkları toplantıdan sözediyor. Bu toplantı da Haiti için. Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası hesaplamış ki, Haiti'yi yeniden kurmak için 11.5 milyar dolara ihtiyaç var. Rakamlara vurgu yapıyor Jeffrey ve işin zor olduğunun altını çiziyor. Ama onun asıl vurgusu insanlığa ve umuda. Hayata hep birlikte asılmaya. Türkiye'den giden AKUT ekibinin yarattığı mucizeleri sıralıyor. Haiti halkına yardım için uluslararası toplumun gösterdiği incelikten sözederken, sanki içimizdeki tüm incelikleri dışarı çıkartıyor.
Hepimize sesleniyor Jeffrey, hepimize: "İster şirket sahibi, ister öğrenci, ister hükümet için çalışıyor olun, Haiti'de zaten mevcut olan umut mesajının iletilmesine ve Haiti hükümetinin ülkeyi yeni baştan kurmak için ortaya koyacağı vizyona yardımcı olabilir ve bu umudu gerçekliğe çevirebilirsiniz..."
Siz, öteki ya da bir diğeri ne kadar duyacak bu sesi bilmiyorum ama ben çoktan harekete geçtim. Sonra bir durdum... Dedim ki: Biz de daha geçenlerde, hem de Haiti'den hemen sonra Erzincan'da onlarca insanımızı kaybettik, çarpık yapılaşmayı tartıştık... Ama ne oldu. Sonra kaldı. Ölen öldü, kalanlar ne yapıyor. NTV'den izledim. Kalanlar mutsuz. Ama onlar unutulmuş olmanın mutsuzluğu içindeler. Haiti'yi unutturmamak için sürekli uğraş veren Amerika'dan biraz örnek almak gerekmiyor mu? Gerekmiyor mu, heeeey ordakiler... ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder