16 Aralık 2009 Çarşamba

Ey Mevlana...Ey Hoşgörü...Ey Konya...Ey Türkiye !!!



"Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu 'dünya derdi' var sanma...
Benim için ağlama, 'yazık, vah vah' deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman 'eyvah' demenin sırasıdır,
Cenazemi gördüğün zaman 'firak, ayrılık' deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır"

Onu nasıl tanımlasam. Hoşgörü mü desem, aşk mı? Sabır mı desem, kalp mi? Heyecan mı desem, sevgi mi? Saygı mı...Ey Aşk, Ey Sevgi, Ey Kalp ! Ey, Hazreti Mevlana...!

Demek seninle 'düğün gecesi'nde buluşacağız. Yani Şeb-i Arus'da. Sen 17 Aralık gecesi aşkla bağlandığın yaratıcına kavuştuğunda, "Bana öldü demeyin, kavuştum. Bugün düğün gecesi" demiştin. Demek, bu geceyi seninle yeniden ama yeniden yaşayacağız. Demek; sevgiyle, aşkla, heyecanla ve hoşgörüyle dolacağız. "İyi Kürt-Kötü Kürt", "İyi Türk-Kötü Türk" diye ülkemiz insanının birbirini boğmak için fırsat kollladığı bir dönemde, demek seninle umut bulacağız. Barış çağrısı yapacağız:

"Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol, yine gel
Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel..."

Evet, Mevlana'nın yaratıcıya kavuştuğu 17 Aralık gecesi, dünyanın en güzel törenleriyle anılıyor. Tam 736. düğün gecesi: Şeb-i Arus..(ölüm yok, ölüm yok) Burada kimi tekrarlar yaptığımın farkındayım. Tekrarlıyorum, çünkü ne yazık ki etrafımdaki birçok insanın Mevlana'yı tanımadığını, anlamadığını öğrenmiş bulunuyorum.

Bu yıl Konya'daki Şeb-i Arus törenlerinin Avrupa Birliği (AB) yoluna baş koymuş Türkiye için özel bir anlamı var. Bu yol biliyorsunuz, "AB'ye üye olduk, olmadık" yolu değil. Bu yol daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, daha çok kardeşlik, daha çok insan hayatı yolu. Bu yol, standart yolu. Artık cümle alem biliyor ki, Türkiye'nin üye olup, olmamaktan öte meseleleri var. Bireylerin bireyleştiği, sosyal toplumun canlandığı, insan haklarının yüceldiği bir toplum için uğraşıyoruz, didiniyoruz. Ama sonra bakıyoruz birileri çıkıyor "Ben PKK'dan besleniyorum" diyor, sonra birileri çıkıp, "Sen böyle dersen, biz de seni öcü ilan ederiz" diyor. Ortada ne anlayış kalıyor, ne saygı, ne sevgi. Bir anda bütün değerlerimiz altüst oluyor. Demokrasimiz gün geçtikçe kan kaybediyor...

İşte, 'daha çok demokrasi' yoluna baş koyan büyüklerimizden biri olan AB Başmüzakerecimiz Egemen Bağış, bu yıl Şeb-i Arus törenlerinde Türkiye'nin hoşgörüye inancını tüm AB büyükelçileriyle birlikte bir kez daha dile getirecek. Konya yolundayız. Mevlana yolunda. Afganistan'da doğup Anadolu'ya yerleşen, kimine göre Türk, kimine göre Tacik, kimine göre İran'lı düşün adamı, şair, tasavvufun öncüsü Mevlana, 1232'de uğradığı Konya'dan tüm dünyaya seslendi. 25 bin 700 beyitten oluşan ünlü Mesnevi'sini aşk adına, hoşgörü adına, barış adına burada yazdı. Burnumuzun dibindeki Konya'da yetişen bir gönül adamı tüm dünyaya barış mesajları verdi. Ama onu en çok bizden başkaları bildi, gördü, duydu. UNESCO, 2007'yi "Dünya Mevlana yılı" ilan etmişti. Böylelikle, Türkiye'yi hoşgörünün adresi göstermişti.

Hadi açın, açın, çevirin sayfaları bir bir. Yazın neler okuduk, bakın şimdi neler oluyor ülkemizde. Elif Şafak'ın yazdığı "AŞK" kitabını neredeyse ezberlemiş, Ahmet Ümit'in "Bab-ı Esrar"ından büyülenmiştiniz. Mevlanın öykülerinden beslenen bu kitaplar aracılığıyla bütün problemlerin sevgiyle ve hoşgörüyle çözüleceğinin bir kez daha farkına varmıştınız. Hadi, hadi, bir kez daha farkına varın. Ben size Şeb-i Arus gecesinden, siyasetten ve Mevlana'dan çok sözedeceğim ama siz de birazcık çalışın olur mu. Mevlana için değer. Hoşgörü için değer. Aşk için değer....Ülkemiz için çok değer !

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Hilal Hanım....

Daha çok demokrasiye, daha çok hoşgörüyle ulaşabileceğimizi ve bizim aslında Mevlana gibi dev bir kaynağımız olduğunu ne güzel hatırlatmışsınız. Şeb-i Arus'da büyülenip, bize yine nefis yazılar göndereceksiniz, eminim. Çok çok teşekkürler. Siz çok yaşayın olur mu,, kendinize iyi bakın.... Bizi güzel ve anlamlı yazılarınızdan asla ama asla mahrum bırakmayın. Sizi çok ama çok seviyoruz.

derindenizbaligi dedi ki...

"Hakiki Allah Aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil." (Elif Şafak, Aşk)
Herşeyin başı iyi NİYET ! İyi NİYET olduktan sonra herşey olur Hilal'cim. Demokrasi de olur, barış, kardeşlik, insan hakları da olur... Yeter ki, bütün taraflar istesin, gönülden istesin ama !!!

altan dedi ki...

NİCE İNSANLAR GÖRDÜM ÜZERİNDE ELBİSESİ YOK,
NİCE ELBİSELER GÖRDÜM,İÇİNDE İNSAN YOK...
ALLAH RAHMET EYLESİN HZ. MEVLANA NUR İÇİNDE YAT

Adsız dedi ki...

Bu topraklar hoşgörünün ve birliğin toprakları olmuşlar yüzyıllardır. Nice yüce insan gelmiş geçmiş Yunus'u Mevlana'sı.Kıymetlerini bilmek çağrılarına kulak vermek lazım her daim..Bu yazı da vurgu olsun bizlere teşekkürler Hilal..

Esra

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...