12 Mayıs 2010 Çarşamba

the 5th, New York...5-5-5-Beş, New York !

Sanki her köşesi tanıdık, her caddesinde bildiğiniz tipler yürüyor. Markaların devleşmiş mağazalarından buram buram tüketim canavarlarının kokusu yükseliyor. Işıklar hep garip, hep çekici. Tek tek baktığınızda hiçbir özelliği, tarzı olmayan insanların, sokak kalabalığına daldığında bir anlamı var sanki. Birden bir New York insanı olup çıkmışlar. İmaj herşey, imaj herkes. Ne olursan ol, New York’tasın. Bu şehri böylesi yücelten, yükselten imaj adamlarını kutlasam mı, lanetlesem mi bilmiyorum. New York’tasın ve cool’sun, o kadar. Neydi bu cool...Havalısın, tarzsın ve bir çeşit ‘Sex and the city’ kahramanısın. Broadway’sin ya da 5. cadde, Soho ya da Willage...aman da aman, falan da filan...

New York’u kutsayanların önemli bir bölümünün benim gibi gazeteci olduğunu akılda tutup, çok da acı ok fırlatmadan etrafa bu havalı 5. Caddede eğlenceye dalmalıyım. Ohhh be, sokaklardayız. Bizim kızlarla sağı solu kesip, havalı geyiklerle boş boş vakit geçirmenin tadı da bambaşka. O meşhur 5. Cadde mağazalarında, kendimizi daha meşhur hissetmek için herşey mevcut, herşey... Öyleyseee, enjoy..! Derkeeen, bak neler oluyor Abercrombie and Fitch’te... Şu gözde atlet, tişört, kot, sort, etek, parfüm yani trendy gençlik mağazasının önünde akılalmaz bir kuyruk var...Hadi sor, sor...Kapıdaki yakışıklı, konuşulmayacak gibi değil...

Efendim, içerde çikolota tadındaki genç erkek ve kızların satıştan çok gösteri yaptığı bu mağazada, insanlar daha keyifli dakikalar geçirsin kalabalığa karşı önlem alınmış. Sırada bekleyeceksin, sonra içeri gireceksin. Karşına, yukarda fotoğrafını gördüğünüz genç çocuklardan çıkacak. Erkek olsaydı diyeceğim ama değil. Daha 17’sine bile basmamış ama vücut yapmış çocuklarla her yaştan alışveriş canavarı, imaj manyağı ya da New York kaşifi fotoğraf çektirmeye başlıyor. Free...Eğleneceksin ki, alışveriş yapacaksın. Çikolata kıvamındaki kızlar benimkilerden daha kısa boylu mini etekleriyle popolarını sallıyor, ritmik müzikler eşliğinde. Parfümlerin izleri kalıyor kol bileklerimde bir de. Kokulu ve büyülü bir ortam mı desem yoksa çok mu sanal, yoksa çok mu filmvari... Bilmem işte, New York bir garip, 5. cadde bir garip. En iyisi biz gidelim Soho’ya da birer kadeh şarap içelim...Caz dinleyelim, ufak ufak...Taksiye biniyoruz, yaşasın. Taksiye binmek daha havalı valla. Bilmiyorum işte, galiba benim Taksi fantezilerime en uygun kent burası...

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...