1 Eylül 2009 Salı

Şerefe Viyana


Duramıyorum, duramıyorum… Alkolden uzak duramıyorum. Oysa son alkol sefasından sonra karar almıştım, en az bir haftalık aralıklarla bu ilişkiyi seviyeli bir boyuta taşıyacaktım. Ama, gerçekten çok ciddi bir sebebim var bu kez, bu kararı ileri bir tarihe ertelemek için. Haberin konusu, ekmek param alkol olmuşsa ben ne yapabilirim. Hem içerim, hem yazarım.

‘Ermenistan açılımı’ haberi yüzünden hastalıktan gebermiş bir halde evde yatarken, apar topar kalkmış, gazeteye gitmiş ve pazartesi gecesini ofiste geçirmiş bir zavallı gazeteci olarak ben, gecenin bir köründe de Avrupa yollarına düşmüştüm. “Hay, düşmez olaydım” diyeceğim ama olmuyor, Avrupa yolundan da önemli bir yol bu : Avusturya yolu. Ha Avrupa, ha Avusturya gibi görünebilir ama öyle değil. Kim der, bu Avusturya’ya Avrupa’lı diye. Milliyetçilik kan doldurmuş gözlerini, fışkırıyor. Türkiye karşıtlığı almış başını yürümüş. Türkiye’nin AB üyeliğine destek atan bir tek adam kalmamış nerdeyse sokaklarında. Zaten topu topu 8 milyon 300 bin nüfus. Ama, kararlıyız biz. Bu Avusturya’yı bu kez kalbinden fethedeceğiz. Çekilin, Türkler geliyor. (Iııııııyhhh…Çok faşistçe mi oldu ne) Tamam, daha entelini yazarım. Çekilin, Türkiye’nin AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış ve “medya üzerine değil de AB üzerine tez yazsaydım ODTÜ’lü hocaların elinden daha az çekerdim, hiç olmazsa durup durup gazeteciliğimi başıma kakmazlardı” diyen Hilal geliyor…

Sen böyle dalganı geç Hilal. Bak, bu Avusturya olayı gerçekten garip. Şaka gerçek oldu. Almanya sınırına yakın güzelim dağ esintili, yeşil cenneti Alpbach’a girdin, entel-dantel Avusturya takımının Türkiye konusunda neler tartıştığına şahit oldun. O yetmedi, üstüne bir entel-dantel Türk, üstelik kadın, üstelik, üstelik…çok üstüne bir kadın yazarın AB konusunda ne düşündüklerine, yok, düşünemediklerine tanık oldun…( İçeceğim, çare yok! )

Ne güzel bir forum toplantısı yapmışlar size işte. Daha derin, daha içten tartışsanız ya Türkiye’yi, AB’nin gidişatını. Yok, bir Avusturyalı kalkıyor, Bakan Bağış’a soruyor, “Türkiye, sizin gibi bir başmüzakereciyi atamak için niye 5 yıl bekledi”…Öteki, espri yapıyor, “Anlaşılan siz, bir Türk kahvesi getirmişsiniz, Avusturya halkına sunmak için”…Allah’tan Bağış, tamamlıyor da gülüyoruz : “İçsinler ki, uyansınlar”…Sorular, evlere şenlik, evlere : “Avusturya’yı nasıl kazanacaksınız”….Çok para yatırcaz bu işe çooook… !!!

Bakan Bağış’ın ukala, iki lafından birinin “Sayın Başbakanımız Erdoğan” olduğunu düşünüp de, kendisini beğenmeyeleri bir kez daha kınıyorum burada. Bana “Bağış yalakası” diyeceklerini bile bile kınıyorum. Adam, kendini Avrupalı zannedenlere öyle bir sabırla yanıt veriyor, onları öyle bir bilgilendiriyor, üstüne öyle espriler yapıyor ki, alkışlamamak mümkün değil. Daha ne yapsın, daha ne yapsın…

Yaptı…Dahasını da yaptı : “Alkol açılımı” ….Türkiye’de alkolün yasak olduğunu, doğru düzgün içilemediğini iddia eden Buket Uzuner’e güzel bir açıklama yapıp, AKP’nin “Alkol açılımı”na da imza atan bakan oldu. Garibim Uzuner, kimi AKP'li belediyelerin alkol yasağı konusundaki ısrarlarına gönderme yapıyordu. Ama o belediyelerin herzamanki lüzumsuz işlerinden biriydi o kadar. Hem AKP, bu belediyeleri hiç takmamış. Bakın bakın, neler öğreniyoruz. Uzuner'e yanıt veren Egemen Bağış konuşuyor : “Türkiye, en kaliteli rakıya AKP döneminde kavuştu. Rekabeti açtı, rakıya kalite geldi, çeşit geldi. Eskiden iki çeşit rakı bulan vatandaş, şimdi onlarca çeşit rakı içebiliyor. İspirtoyu votka diye kakalayanların devri kapandı..Biz, rakının hakkını koruduk….” Eeeee, ne diyorsunuz, yazayım mı, içeyim mi…hem de bugün Alpbach’tan kalkıp, Viyana’ya geçiyor olmamızın şerefine……Tabii ki içiyorum. Şerefe Viyana… !!!

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...