12 Ocak 2010 Salı

Mehtaplı gecelerde hep seni andım Mardin ,,,,,,,,,,,,,,,, I've always remembered you on moonlit nights


Başımı gökyüzüne umutla bir daha kaldırdım. Ama o da ne? Gökten bardaktan boşanırcasına inen yıldız yağmuru dinmiş. Bir daha kaldırdım, yine yoklar. “Bir tanesi kalsaydı hiç olmazsa” diye iç geçirdim, yok ! O bir tane bile almış başını gitmiş. Sonra, Ankara’da olduğumu fark ettim. Ankara’nın yıldızsız gökyüzüne başımı kaldırdığımı düşünüp, yüzümü buruşturdum. Mardin arkamda kalmıştı. İçim parçalandı. Mardin’e her gece yıldız yağıyordu ama Ankara’ya yağmıyordu. Mardin’de yıldızlar şarkı söylüyordu: Mehtaplı gecelerde hep seni andım….

Mezopotamya’nın kollarında, sarımtrak taşlı duvarların arasındaki dar sokaklarda hep yokuş yukarı çıkıyorsunuz Mardin’de. Sonra bir tahta kapı açılıyor, içeride gökyüzünü delercesine uzanmış bir cami minaresi, sonra taşlar arasından süzülüp gelep çeşmeler, sonra takunya sesleri, bir ara kilise çanı çalıyor, tıkır tıkır eşek adımları basamaklarda… Hep ama hep yokuş yukarı sokaklarda. Birden avludan avluya geçiyorsunuz, adı Ömer ya da Ahmet olan çocuklarla karşılaşıyorsunuz, bir de ismi Elizabeth olanlar var, Christina olanlar… Kimisi çay taşıyor dar sokaklarda, kimisi burnunu silip sek-sek oynamaya devam ediyor. Kürt, Türk, Süryani, Arap, Hristiyan ve daha onlarcası… 7 dil, 7 din, 7 renk… !

Hiç yanlış duymadınız. Yokuş yukarı çıkmayı, dar sokaklardan sonra yükseklere uzanmayı, geceleri gökyüzünde yıldız saymayı ve de Mezopotamya’dan güneşin doğuşunu seyretmeyi sevenlerdenseniz yolunuz bir gün mutlaka Mardin’e düşecek. Suriye’yi sırtınıza alıp, gözlerinizi hangi tarihten kaldığını hiç umursamayıp zamanın derinliklerinde canlı canlı duran cumbalı evlere, çay bahçelerine, kubbelere, manastırların tepelerinde uçan kuş sürülerine çevirdiğinizde siz de Birleşmiş Milletler’e destek atıp, “Evet, evet bu Mardin’in koruma altında olması çok iyi. Onu daha çok koruyalım” diyeceksiniz. Burnunuza buram buran bitki sabunu, içli köfte, acılı ezme, soğuk yoğurt çorbası kokuları gelecek. Sokaklar insan kokacak, insan. Avlularla, tünellerle birbirine bağlanmış insan. Süryani, Arap, Kürt, Türk ne farkeder, sokaklar kardeşlik kokacak, kardeşlik… Süryani şarabından bulup içmek, Mevlana’nın ‘aşk şarabı’ dediği şey gibi olacak. Ömrünüzün kısa, hayatın geçici ve yaşadığınız her saniyenin paha biçilemez olduğunu hissedeceksiniz…Mehtaplı gecelerde, yıldızların oynaştığı gecelerde hep şarkılar söylemek isteyeceksiniz.

Tarihi İpek Yolu’nun üzerinde yer alan, kuruluşu M.Ö 4500’e kadar uzandığı tahmin edilen Mardin’in üzerinden geçmeyen kültür kalmamış: Huri, Mitanni, Sümer, Babil, Pers, Asur, Hitit, Sami, Arap, Selçuklu… Kentteki hanlar, kervansaraylar, camiler, türbeler, kiliseler, manastırlar neredeyse tüm saf haliyle olur olmadık yerlerde karşınıza çıkıyor. Özellikle yokuşları çıkarken, durakladığınız zamanlarda. Ama bir de ne yazık ki, tarihi Mardin kentinin dışında sonradan olma gecekondular ve anlamsız yükselen apartman blokları var. Var oğlu, varlar. Gereksizce varlar. Biri lütfen durdursun onları…Lütfen ama lütfen..!

Benim kaldığım 800 yıllık Artuklu Kervansaray Oteli gibi nicelerini bulacaksınız Mardin’de. Kubbeli odalara, tahta kapıları kocaman anahtarlarla açarak gireceksiniz. Demirli küçük pencereleriniz olacak. Küçük bir çay molası için  kendinizi Mezopotamya’nın uçsuz bucaksız görüntüsüyle, yıldızlarla kucaklaşmış balkonlara atacaksınız. Tıpkı Murathan Mungan gibi “Mehtaplı gecelerde hep seni andım” diye mırıldanmaya başlayacaksınız. Mungan’ın bir Mardin öyküsü olan “Paranın Cinleri” adlı kitabında çok özel bir bölümün de başlığı olan “Mehtaplı gecelerde seni andım” şarkısını dünya mırıldanıyor arkadaşlar, siz mi mırıldanmayacaksınız. Kitap çevrilmiş İngilizce’ye. O bölüm için denilmiş ki, “I’ve always remembered you moonlit nights”…..

6 yorum:

derindenizbaligi dedi ki...

ben de gitmek istiyoruuum....

Unknown dedi ki...

O zaman hep beraber Mardin'e gidiyoruz. Rehberimiz de Hilal Hanım olmalı... Mardin, Real Mardin,,, bekle bizi geliyoruz...

ismailpolatt dedi ki...

Eline sağlık Hilal, Mardin'i bu kadar içten, bu kadar içeriden anlattığın için. Bir bir gözümde canlandı gezip dolaştığım, hayranı olduğum mistik şehir.

Diğer yoruma da katılıyorum: Hep birlikte toplanıp Mardin'e gitme vaktidir. Hilal önümüzde, bizler peşi sıra arkasında... Hem ruhumuzu dinlendiririz, hem de yıldızları saya saya rüyalara dalarız. Arada da gelsin Süryani şarabı ve muhteşem Mardin yemekleri...

Adsız dedi ki...

I was looking for some info and was searching on Ask Jeeves for it. I visited each of the top 10 pages that came up but didn’t get any relevant result... I then luckily found your diamond message board in the dirt and thought to check it out. This is what I was after

Cheers guys at noteshilal.blogspot.com and keep the great effort up.

[color=#336699][URL=http://www.iron-science.co.uk/]Sports Supplements[/URL] [URL=http://www.iron-science.co.uk/]Sports Nutrition[/URL] [URL=http://www.iron-science.co.uk/]bodybuilding[/URL] [URL=http://www.iron-science.co.uk/]bodybuilding supplements[/URL] [/color]

Adsız dedi ki...

Hello,

This is a question for the webmaster/admin here at noteshilal.blogspot.com.

Can I use some of the information from this blog post right above if I provide a backlink back to this website?

Thanks,
James

Adsız dedi ki...

|
PerFectly, you can certainly break this conFerence. Why not consiFer new incluFe elements? Pick From FiFFerent sorts oF paper - you'll FinF corrugateF kinFs, textureF, carFboarF anF several other Fesirable materials which will make your booklet encompasses get noticeF. Bear in minF, For those who generate a wonFerFul incluFe, you proFuce an sense that can previous.
|

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...