Zamanın birinde, hani belki de çok gerilerde değil Katoliklerle Protestanların birbirini neredeyse 'kan düşmanı, can düşmanı' gördüğü dönemlerde, güzel genç bir Hollandalı kız, aşık oluyor. Kime? Protestan bir delikanlıya. Tabii ki aşkına bir türlü kavuşamıyor. Çünkü kızımızın ailesi Katolik. "Haaaaşa" diyor aile büyükleri. Bir protestanla bir katolik asla evlenemez. Kızımız ne yazık ki, kendisi gibi bir katolikle evleniyor sonunda. O güzelim aşk, Katolik-Protestan çatışmasının kurbanı oluyor. Kızımızın torunlarından biri, büyüyor, kocaman adam oluyor, diplomat oluyor, sonra da politikacı. Bugün de bakan. Adı Frans Timmermans. Hollanda'nın Avrupa'dan Sorumlu Devlet Bakanı. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz 'aşık-aşık' bakışlı adam. Tam ortadaki yani.
Sabahın köründe uyanıp, Bakan Timmermans'la kahvaltı için Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Jan-Paul Dirkse'nin rezidansına koştum. Hiç kişisel hikayelere girmek istemese de, okuduğunuz üzere büyükannesinin 'buruk' aşk hikayesinden ayrıntılar koparmayı başardım. "Çok mu önemli, bu mu haber?" diye burun kıvırırsanız, fena çuvallarsınız. Dinleyin bakalım... Hani arada Avrupa'da İslamofobia (İslam korkusu) tavan yapıyor ya, siz de gazeteleri açıp "Vay anasını, adamlara bak, müslümanlara takmışlar kafayı. Her müslüman da terörist olmaz ki canım. Sıyrık bunlar" diyorsunuz ya, bu kimyasında 'kırık bir aşkın' küllerini barındıran Bakan Timmermans da, İslamofobia'nın neden durup durup, Avrupa'da tavan yaptığına sürekli kafa yormuş bir adam. Araştırmalar yapmış, makaleler yazmış.
İçli içli "Büyükannem, protestan aşkıyla evlenemedi" diyor ve sonra ekliyor: "Avrupa'da din çatışması çok insanı canından bezdirdi, din olgusunu tabulardan kurtarmamız çok zaman aldı." Ahan da, tabular. Ahan da körolasıca Ortaçağ karanlığı. Zaman zaman sokakta türbana dolanmış, sadece gözlerini seçebildikleri bir tip görünce Hollandalılar, birdenbire geçmişteki korkularını hatırlıyorlar. "Bu öcü müdür, kaçalım buradan" diye birbirlerine fısıldıyorlar. Ama belki o türbanlının öcülükle falan hiç ilgisi yok. Kendi halinde bir öcü. Zararsız öcü. Ama ülkede 372 bin müslüman Türk, diğer göçmenler; yani Surinamlar, Faslılar, Endonezyalılar var ya. Ve hepsi müslüman ya. 1 öcü gördün mü, bütün müslümanlar öcü oluyor. Hem sen o türbanlıyı niye öcü görüyorsun? "Hollandalılar, bazen konuşamadıkları kişilerden korkuyor" diyen Timmermans, bu birdenbire kendini gösteren korkunun kaynağının da geçmişteki korkular olduğunu söylüyor. Katolik-Protestan çatışmasından korkmuşlar ya bunlar, genlerine nüfuz etmiş bu korku. Arada sapıtıyorlar. Farklılıkları algılamakta zorlanıyorlar. "Biz sokakta bir öcü gördüğümüzde, hemen onu yargılıyor muyuz" di mi ama... Yoook, hiç yargılar mıyız biz... Daha beterini yaparız... Kendini çok demokrat zanneden, aklınca Kemalist olduğunu düşünen bir tip çıkar, utanmadan "Asın bunları, asın" bile der... Yani, Hollandalı sapıtıklardan Türkiye'de daha çok bulursunuz. İsterseniz, giyinin bi öcü gibi başınıza neler gelecek görün.
Kafanız karıştıysa ortalığı bir kontrol edin isterseniz. "Kim Kemalist, kim değil" testi yapacağınıza, "Kim anlayışlı, kim empati yapabiliyor, kimin farka toleransı var" testi yapın. Timmermans yapmış bu testi: Geçmişin acılarını yeniden yaşamanın gereği yok. İnsanları kamplara ayırmanın cahilliğine düşmememiz lazım. Öcü sandığınızı önce bir anlamaya çalışın bakalım. Belki dost çıkacak size. Belki onu, çok farklı olduğu için seveceksiniz. Kimse kimseye zarar vermediği sürece, her farklı bireyin birarada yaşama lüksü var. BEĞENMEYEN BEĞENMESİN KARDEŞİM. Neyse; yobazlıkta, kabalıkta yalnız değil demek ki Türkiye'nin 'züppeleri'... Onlardan Avrupa'da da var. Hem de çok var...