5 Aralık 2010 Pazar

Hiiiişşşş,,, kaç yaşındasın... Happy b-day Tebogo.... !


İki yıldan fazladır Ankara’dasın ve seni gören herkes “Kaç yaşındasın” diye soruyor? Bu Türkler’de yaş takıntısı var. Küçüksün, büyüksün, yaşlısın, göstermiyorsun ya da çökmüşsün. Konuşacak başka konu mu yok. Yok? Sinirlendirdiler beni Hilal, çok sinirlendirdiler. Hayır ya, küçük filan değilim. Bak kocaman adamım, büyükelçiyim ben. Bak, bu doğumgününden sonra yaş mevzuunu bir kenara atıyorum.

At Tebogo, at. Takma sen onlara kafayı. Ama Tebogo, sen gerçekten hiç göstermiyorsun. Böylesi bir bebek surata sahip ol, sonra büyükelçi ol, hem de bu yaşta. Belki senin gibiler sokakta ip atlıyor, misket oynuyor. Hilal, döverim seni. Sen de hiç göstermiyorsun o zaman. 

Günlerdir Tebogo için yaptığımız doğumgünü hazırlıklarından sona nihayet o kutsal kutlama günündeyiz. Evdeyiz, bizbizeyiz. Yaş 40 ama adama bak. Bir gram yağ yok. Bir çizik, bir kırışık. Üstelik çikolata. Mumları söndürüyoruz ve konuyu kapatıyoruz. Ey Ahali, duydunuz mu? Tebogo 40 yaşında. Evet, Güney Afrika Büyükelçisi. Yıllardır büyükelçi hem. Valla, çikolata farkı olabilir bu...Haydi keselim pastayı, keselim. Birlikteeee... Bensiz pasta kesemez.  Bu kaçıncı pasta keserken fotoğrafımız ama olsun daha yenilerini, hep yenilerini istiyoruz. 

Bir bay Hilton var orda. Pastayı o getirmiş. Hilton’un yöneticisi. Pastanın özel bir kek olduğunu söylüyor. Yalancısın diyorum. Hatta pintossun. Ucuza getirmişsin. Adam 40 yaşına girmiş, şu getirdiğin pastaya bak. Valla dedikodu yapacağım, banane. Escart, adamım. Octoberfest’te İsviçre büyükelçisinin 19 yaşındaki kızını herkesin gözü önünde öpen Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Escart. Konuş canım: “Pastanın ne önemi var. Kesin gitsin. Bir yıl daha büyümek, zenginlik. Zenginleşiyorsun Tebogo”

Babaannem olsa, bu kadar şeker olur diyeceğim ama o babaanne değil.  Sevgili Fin Büyükelçi Kirsti. Gözü ısırdı beni bir yerden. Ciddi diplomatik analizlerime bayıldığını söyleyip, iltifat ediyor bana. Tamam buluşalım. Tamam, Wikileaks konuşalım. Yani dedikodu yapalım bir gün. Bizim Tebogo’nun amma Avrupalı arkadaşı varmış. Ben doğumgünü kutlasam, bu kadar insan gelmez. Herkes, “Yaşlıyım ama mutluyum” havasında. Tebogo yaa, yiyoruz içiyouz da... Sen gerçekten mutlu musun? Nedir bu 40? Cesur olmalıyız, cesur. Her yaşın keyfini çıkarmalıyız. Ama karar var. Daha çok eğleneceğiz. Hem çok çalışacağız, hem çok eğleneceğiz. Hayatı yaşarken pintos olmayacağız kendimize karşı. Daha çok ‘Seni Seviyorum’ diyeceğiz, sevdiklerimizin gözünün içine baka baka... Tamam Tebogo, tamam.. Mutlu yıllar... happy b-day...!


2 yorum:

burakyalim dedi ki...

Tebogo 40 oldu Hilal hanım tamam iyi de siz ne alemdesiniz :)

Hep demek lazım, "seni seviyorum" lardan kaçmamak, ürkmemek lazım...ahh ahh...

Birben Erçakallı dedi ki...

Evet daha çok kahkaha daha çok seni seviyorum. Yaşın kaç? Bilmem... Ama yıllardan "kaç"ış yok. Sen söyle bi ruhun var mı ruhun?

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...