27 Temmuz 2010 Salı

Bir ülke gördüm, adını AFGANİSTAN koyamadım....... I saw a country not called Afghanistan.

Bir ülke gördüm: Her arabanın camına gencecik dilenciler yapışıyor ve onların bizdeki 'modern dilenciler'den çok farkı var. Dilenmekten başka hiç ama hiç şansları yok.


Bir ülke gördüm: Kadın olup olmadıklarını bile anlayamadığım burkalı insanların kucaklarında çocuklar var. Bu sorudan hiç kurtulamayacağım galiba: Bir gelecek var mıdır bu çocuklar için, çocuklar burada da anne-babaları için gelecek midir? Bu yanıttan da kurtulamayacağım: Hilal, umut etmekten başka şansın yok gibi.


Bir ülke gördüm: Bisikletler korku ve ölüm saçıyor. Hepsi olağan şüpheli. Hepsi, her an patlayabilir. Her teker dönüşünde, kalbim parçalandı. Kalbimi o ülkede bırakamadım.


Bir ülke gördüm: Polisler silahlı, çocuklar silahlı, şalvarlı adamlar silahlı, korumalar silahlı. Silahlarla korunmaktan utandım. İçinde gezdiğim zırhlı arabalar, alsın başını gitsin istedim ama nereye gideceğine dair düş kuramadım.

Bir ülke gördüm: Yerlisi kadar yabancısı da çaresiz. Çelik yelekli İsveç, Alman, Amerikan ve binlercesi çaresiz. Silahları susturamadım. Güvenlik sözcüğü anlamını yitirdi. Zaten, insanlık anlamını yitirmemiş miydi burda. Sadece demokrasiye değil, ekmeğe de aç insanların diyarı değil miydi burası. Burası Afganistan'dı. Çektiğim fotoğraflara bir daha hiç bakmak istemedim, kalbim parçalandı. Kalbimi o ülkede bırakamadım. Bir ülke gördüm, adını AFGANİSTAN koyamadım...

9 yorum:

Adsız dedi ki...

MARK BENTLEY

Yeah and we can blame the Taliban for that, no?

Adsız dedi ki...

RENE EVERSON-VARNEY

Bicycles & guns

Erkan Şen dedi ki...

No, you cannot blame Taliban for that! You can just blame such countries whose try to abuse them now and former.

Hayır, bunun için Taliban'ı suçlayamazsınız. Sadece onları şimdi ve geçmişte kullanan ülkeleri suçlayabilirsiniz.

Adsız dedi ki...

GÜLSEN SOLAKER

Şekerim farklı ülkelerde miydik? Ben bir tane bile dilenci görmedim?? Hatta bunu kendi aramızda konuştuk, cidden gururlu insanlarmış diye, belki son o arada yoktun???

Hilal Köylü dedi ki...

Gülsencim.... biz arabadayken, birileri çıkıp pat diye cama yapışıyordu... aç insanlar... onlara dilenci bile dememek lazımmm işte... medet umuyorlardı, ekmek bekliyorlardı gördükleri her yabancıdan....

Adsız dedi ki...

ÖZGÜR EKŞİ

Gülsen, Nisan ayında Kabil'e gittim, 1 hafta kaldım. Trafikte araba durduğu anda dört yandan çocuklar geliyor, ingilizce lütfen bunu satın,şunu satın alın diye bir şeyler söylüyor. Le Figaro'nun muhabiri 50 yaşında adama bir yapıştılar.. adam uzun süre aldırmadı sonunda kızmaya başlıyorum ama diyip kovaladı...
Uçağa binmek için havalalanında kontrolden geçerken de valizi ariyormuş gibi yapan adama rüşvet verdim... bence Afganların gururu ezileli çok uzun zaman olmuş.. sonuçta açlık karın doyırmuyor ve Allah açlıkla imtihan etmesin demişler...

Adsız dedi ki...

GÜLSEN SOLAKER

Ben kaçırmışım demek ki, net hatırlıyorum neden dilenci yok diye konuştuk aramızda, belki sokağa çıkma yasağından olabilir ama Hindistan veya Pakistana kıyasla çok azlardı...

B. A. Sawao dedi ki...

I'm amazed and moved with your writing.. Once upon a time I've read a book about Afghanistan named My Forbidden Face. I have to confess that I do adored this book and its author having numerous trouble with her dreams.. Live yuor life and make your dreams for Latifa and her dreams which couldn't come true!

Jamshid dedi ki...

Afganistani, 1 haftalık, yada 1 aylık gezilerinizin sonunda, sizi rahatsız etmiş birkaç dilenciden yakınarak böyle yorumlayamazsınız. Siz para verip zevkle izlediğiniz o aksiyon filmlerin gerçeğini yaşadılar, bütün bunlara alışıldılar..neyse bunu yaşamadan bilemezsiniz. ve Allah yaşatmasında.. ve bunu gururdan bahs eden Özgür bey e söylüyorum: Onlar gururları gereği bu haldeler, asıl özünü unutup, gururunu payemal edenler düşünsün, ne kadar asil ve gururlu olduklarına..

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...