1-2-3'ler, yaşasın Türkler. 4-5-6, Polonya battı. 7-8-9, Alman domuz...diye uzayıp giden 'ırkçı, saçma sapan' bir tekerleme vardır. Dizlerimin yara bereden kurtulmadığı çocukluk günlerimde, tenefüslerde bile çekinmeden söylerdik bunu. Öğretmene yakalanan, şaplağı yerdi bir yerine. "Herkes yaşasın, kimse domuz değil" diyen öğretmenimiz, uzayıp giden nutuklarının sonunda hepimize, kendi uydurduğu başka bir tekerlemeyi söyletirdi: "Türküm, Türksün, Türk. Almanım, Almansın, Alman. İngilizim, İngilizsin, İngiliz..." Bu tekerlemenin üstüne yediğimiz de,hep Alman pastası olurdu. Okul dönüşü hep. Hep, benim biricik ağabeyimle. "Çok özel bir ilişkimiz" vardı Almanya'yla yani, çok özel.
Hem dedemiz, hem amcamız "Alaman"cıydı. Almanya'yla ilgili her haberi dört gözle izlerdik. Zaten 1961'de Türkiye'yle 'iş gücü alımı anlaşması'nın imzalanmasından sonra Almanya'yla binlerce Türk'ün 'çok özel ilişkisi' başlamıştı. Almanya'da bugün, 3 milyonun üzerinde Türk yaşıyor. Bu ülkeyle 'çok özel ilişki' içinde olan Türk sayısını varın, siz hesaplayın. Şimdi kardeşim, nedir bu özel ilişki?
Ankara'da bugün, kendini "Avrupa'nın peygamberi" zanneden Almanya Başbakanı Angela Merkel vardı. Hanımefendi, şansölye daha gelmeden sarstı Türkiye'yi. AB'ye tam üyelik yoluna baş koymuş Türkiye'nin, AB'nin olsa olsa 'imtiyazlı ortağı' olabileceği görüşünü yineledi kendisini görmeye giden Türk gazetecilere. Zaten sigorta sorunu yaşayan Ankara'daki herkesin sigortasını tamamen bozdu. Alles kaput ! İmtiyazlı ortak olan AB'ye, tam üye olamaz. N'olur? Gelen vurur, giden vurur Türkiye'ye. Türkiye sözkonusu olduğunda tüm kurallar darmadağın olur ! Türkiye olur bir ucube ! Anasının gözü Merkel ! Peygamber değil, şeytan... 7-8-9, Alman domuz... !
Bu Merkel denen kadın, Başbakan Erdoğan'la düzenlediği basın toplantısında, bakın nasıl saçmaladı: "İmtiyazlı ortaklık derken, çok özel bir ilişki düşünmüştük. Ama, olumsuz algılandı. AB değişti. Zaten oyun kuralları değişti. Yani, 1960'ların başındaki durum yok. Buna rağmen müzakereleri yapıyoruz. Sonu açık olan bir süreç. Bu süreç sürüyor. Şimdi de sonu açık olan bu süreci sürdürmeliyiz..."
Sonu açık süreci nasıl sürdüreceksin. İmtiyazlı ortaklık için 'çok özel ilişki' diyorsan, adam gibi ortaklığı nasıl tanımlayacaksın. Vallaha da, billaha da bir Türk değil, bir Alman diplomat arkadaşım... "Merkel, çekil başımdan... Merkel, alles kaput" dedi... Ben, küçükken öğretmenim tarafından terbiye edildiğimden, aynısını diyemeyip, siz sevgili okurlarımla paylaşıyorum: Merkel, alles kaput !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder