3 Nisan 2009 Cuma

26 bin dolar


“Keşke”si yok bu işin. Parayı veren, pardon 26 bin doları veren Air Force One’a binmiş ve Başkan Obama’yla Avrupa turu yapıyor. Obama’yla seyahat ediyor. “Allah’ım ben nasıl bir kıskanç gazeteciyim ki, böyle bilgilere sahip olup, hırsımdan çatır çatır çatlıyorum”…İç sesime kulak vermeyelim, bu gece çok mutsuz ama çok mutsuzum. Ne yapayım? 26 bin dolarla uğraşıp duruyorum…!

Arkadaşlar…! Pardon, benim sevgili okurlarım. Amerika’nın ilk siyahi lideri, 44. Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’yi de içine alan Avrupa turunda ona uçakta gazeteci olarak eşlik etmenin bedeli 26 bin dolarmış. Varın siz hesaplayın, kaç Türk lirası ediyor diye. Air Force One’da, yani başkanın uçağında benim aldığım son bilgilere göre 76 gazeteci var, bunlardan ikisi Türk. Bu Türk gazetecilerden ilkinin duyurusu, Türk medyasının yeni ve iddialı isimlerinden olan HaberTürk gazetesi tarafından sürmanşetten yapıldı zaten: Tülin Daloğlu. Gazetesi, “Obama için 26 bin doların lafı mı olur” demiş, Tülin’i Air Force One’a bindirmiş. Bir diğer isim; Anadolu Ajansı’nın Washington muhabiri Deniz Arslan. Sevgili Deniz ve Tülin’den, Obama’ya dair farklı notlar bekliyorum. Umarım, çok ince ayrıntılarla beni Obama konusunda daha da bilgilendirirler. “Çok kıskançsın, Hilal!”….Üf yaa, iç sesimden kurtulmak da amma zor…Bırak yakamı, ben doğru düzgün hesaplayamam, 26 bin dolar kaç Türk Lira’sı ediyor. Ediyor işte..! Ben de “Obama’ya değer” diyorum.

Gelelim 26 bin dolar veremeyip de, Başkan Obama’nın Türkiye gezisini izlemek için tüm güçleriyle çalışan gazeteci arkadaşlarıma. Rakamların ne lafı olacak ki. Bir kere, Türk medyası ‘varıyla, yoğuyla’ bu geziyi izleyecek. 135 yabancı gazeteci Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne geziyi izleyebilmek için akredite olmuş durumda. 5 Nisan gecesi Ankara’ya inecek Obama için tüm programlar yeniden gözden geçiriliyor. 6 Nisan günü program yoğun. 7 Nisan, daha da yoğun. Yani, 26 bin dolar uçup gidiyor. Bak bak, yine iç sesim beni sinir ediyor….: “Obama’yla kim uçmaz ki….”

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...