Gündüz, gündüz.... Hem de hava açık... Yerde eski bir kar ama güneş deli gibi parlak gökyüzünde... Yıldızlı geceleri anımsadım oysa ben... Hem de yıldızların göz göre göre kaydığı geceleri... "Olsun..." dedim içimden... Kaysın gitsin... "Kayıyorsa, vardır bir nedeni... dünya döner, sen döner.. Açarsın gözünü, gündüzdesin" demişti Mevlana... sonra bu bölümünde Mesnevi'nin "Kayıp giden, kaybın değildir...parlayacaksa, yine parlar.." vurgusu yapmıştı... Kaybolmuş gitmiş ama bir yerlerde parlayan yıldızları düşündüm işte o an. Sönüp gidenler de sönmüş, gitmişti...
"Çok mu mutsuzum" sorusunu sordum kendime. İstediğim her an kapısını çalacağımı düşündüğüm parlak bir yıldız, kayıp gitmişti... Karşısında Şiva olduğum yıldız... Bütün kötülükleri itinayla yokettiğime deli gibi inandığım anlar, uçup gitmişti. Böyle miydi gerçekten... Raminder'in kapısını çalamayacak mıydım bir kez daha... Ama sonra o parlak yıldızlar konuştu... : Biz hep parlarız... Sen de Şiva'sın, umutsuzluğa kapılmayasın...
Şiva, tanrının kötülükleri yokeden haliydi.. Ve Raminder bana Şiva derdi.. Ben de umutlu çocuklar misali, umutlanırdım, kötülükler dünyasında. Kötülükler dünyasında iyiliğin kokusunu duyardım. Uzanırdım, yeni bir yıldız bulurdum kendime. Ve dünyanın o güzel oyunları. Hayatın 'yaşanılası' tadı.
Ben 'Raminder öldü' diye yazamam. Raminder başka bir gökyüzünde, başka Şiva'lara parlıyor derim ancak. Kim bu Raminder diye soracak olsanız, benim kayıp, giden ama sönmeyen yıldızım derim. Gücüm derim. Vardır sizin de hayatınızda böyle güç kaynaklarınız, böylesi parlak yıldızlarınız. Kaparsanız gündüz gündüz gözlerinizi, belki görürsünüz onları....
Raminder'in ani ölümü, ne kadar da parlak bir yıldız olduğumdan çok ne kadar da güçlü bir Şiva olduğumu hatırlattı bana: "Şiva'yım ben, itinayla yokederim" demiştim en son görüştüğümüzde ona. Tanrı'nın kötülükleri yokeden yüzü. Bir ayna vardır diğerlerinin yüzünde ve Şiva tüm yansımaları, tüm çıplaklığıyla görür... Raminder'in ani ölümü, hiç kopmayacağımı gösterdi bana yıldızların sihirli dünyasından... Raminder Hintliydi, Sih'ti... belki uzak gelir size ama açın okuyun, o okurdu... Ve Mevlana şöyle derdi:
"Alem, var gibi görünen bir yokluktur.... "
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder