Aslında bugün, işine gerçekten deliler gibi aşık olduğunu gözlerinde hissettiğim bir erkek diplomattan sözedecektim size. Amaaa, bir 'Ladies first' durumu sözkonusu.
90 yaşındaki annesiyle birlikte kar kış demeden 6 Mart'ta kalktı Ankara'ya geldi Zergün Hanım. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu çağırınca gelmemek olmazdı tabii ki. Onun her koşulda erkeklerle sıkı sıkıya görev yaptığına yıllardır şahit oluyorum zaten. Şimdi, Türkiye'nin İsveç Büyükelçisi ama daha önce Çankaya Köşkü'nde Abdullah Gül'ün danışmanıydı. Daha öncesinde Dışişleri Bakanlığı'nda AB işlerinin sorumlusu. Daha öncesi, daha öncesi...
Evet, o bir Korutürk. Hepinizin yakından bildiği bir soyismi taşıyor. Tamam, tamam bildiğiniz Fahri Korutürk'gillerden. İşte bu yüzden, bu soyismi yüzünden Dışişleri Bakanlığı'na girip de, kariyer basamaklarını hızla tırmandığını iddia edenlerin sayısı halen az değil. Ama, dünya değişti. Who cares !
Onun o ismin, kadınlığının, diplomatlığının hakkını vermek için nasıl deliler gibi çalıştığını yazmazsam haksızlık ederim bir kere. Şimdi bunu yazdım diye, bana 'yalaka' diyenler de çıkacak ama gerçekten kimin umurunda.
İsveç Parlamentosu, sözde Ermeni soykırım iddialarını kabul edince, evet 90 yaşındaki annesiyle birlikte Ankara'ya geldi Zergün Korutürk. "Kızım nereye? Ben, bu kar-kışta bir yere kıpırdamam" diyen annesini öyle bir güzel ikna etti ki Zergün Hanım, annesiyle birlikte Ankara'da 17 gün mesai yaptı. "Ermeni soykırım iddialarına karşı Türkiye neler yapabilir" başlıklı beyin fırtınalarında en iddialı, en makul ve en modern fikirleri, Dışişleri Bakanlığı'nda ortaya o attı. Dün onunla, emekli büyükelçilerden Cenk Duatepe için Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen cenaze töreninde karşılaştık.
Zergün Hanım'a şöyle bir bakıp, "Sizi çok güzel buluyorum" dedim. Sevimlice gülümsedi. Korutürk, soykırım iddiaları yüzünden Ankara'ya geldiğinde birkaç televizyona çıkmış, ardından da "Bu kadın da iyi botoks yaptırmış, yüzünü iyi gerdirmiş. Zergün Hanım, güzelleşmiş" lafları ortada dolaşmaya başlamıştı. Hem gazeteciler, hem de kimi kendini erkek zanneden diplomatlar böyle konuştukça, Zergün Hanım'ın bir gün Çankaya Köşkü'nde bana "Maço erkekler her yerde. O yüzden onlara hiç aldırma. Sen güzelliğine ve çalışmana bak" dediğini anımsamıştım. İşte Zergün Hanım karşımdaydı ve bir kez daha yüzüne bakıp "Sizi botokslarınızla da beğeniyorum. Yüzünüze karşı söyleyemediler ama ben söylüyorum" dedim. Sonra sarıldı bana ve bugün geri dönüş için Ankara'dan İsveç'e hareket edeceğini anlattı. Zergün Hanım'la, 'güzellik kahvesi'ni Stockholm'de içeceğim, günün birinde. Evet Zergün Hanım, size katılıyorum: "Onlara ne. Botoks kişisel birşey. Otursunlar da biraz çalışsınlar."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
1 yorum:
botoksulu falan olması umrumda değil ama başarılı bir kadın olmasını takdire şayan tabii senin de dürüstlüğün ve doğallığın.
others:)
Yorum Gönder