2 Aralık 2009 Çarşamba
more FLEXIBLE, less CAVEAT: Afganistan
Önce rakamları vermek istiyorum size. Afganistan’da 43 ülkeden asker görev yapıyor. Kaç tane mi? 34 bin 800 Amerikan askerine, 9 bin İngiliz, 4 bin 500 Alman, 4 bin Fransız, 2 bin 830 Kanadalı, 2 bin 2795 İtalyan askeri destek veriyor. Daha kimler, kimler, askeri varlıklarıyla Afganistan’da: Hollanda, Polonya, Avustralya, İspanya, Romanya, Türkiye, Danimarka...Nerdeyse bütün Avrupa. Bir de Azerbaycan, Bileşik Arap Emirlikleri, Yeni Zelanda…İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un bölgeye 500 yeni İngiliz askeri göndereceklerini açıklamasının ardından tüm gözler ABD Başkanı Obama’daydı ki, o da bölgeye ülkesinin 30 bin takviye asker göndereceğini açıkladı. Böylelikle, Afganistan’daki asker sayısı toplamda 143 bine çıkıyor, haberiniz olsun. Daha bu da yetmiyor. Obama, Afganistan’da bin 752 askeriyle boy gösteren Türkiye’nin de dahil olduğu tüm müttefiklerden daha çok asker istiyor. Adama sorarlar tabii. “Kardeşim ne yapacaksın bu kadar askeri. Sen nasıl asker istiyorsun. Derdin nedir?”
İşte yanıt: “More flexible, less caveat troops”. Amerika’nın Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’in bize Afganistan konusunda yaptığı tüm açıklamaların ardından üzerinde saatlerce tartıştığımız cümle buydu. Evir, çevir olmuyor. Ama olacak. Bunu Türkçe’ye çevirip yazacağız. Yazdık da. Yani, şu anlama geliyor ki: Başkan Obama, daha esnek hareket edebilecek, görev tanımı çok sert koşullara bağlanmamış asker istiyor Türkiye’den. Bir daha yani: Asker gerektiğinde sıcak çatışmaya da girsin. Bir daha yani: Afganistan’daki Türk askeri, gerektiğinde geçsin Taleban teröristin karşısına ona ateş etsin. 'Bana bak seni öldürürüm' diye gözünü korkutsun. Terörist korkmadı, çat diye vursun onu.
Bu noktada çok şanslıyız ki; gökte ararken, yerde bulduk durumu oldu ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ü Fransız Büyükelçiliği’nde yakaladık. TBMM’nin asil mi asil diplomatı, prensi, kralı, dükü Yaşar Yakış’a bir de ‘şövalyelik nişanı’ takılmasına tanıklık etmeye büyükelçiliğe gelmiş Gönül’den “more flexible, less caveat troops” açıklaması almanın tam zamanı değil mi? Konuştu işte Gönül, hem de çok gönülden açıkladı: “Arkadaşlar, Amerika bizden sıcak operasyonlara girecek asker istiyor. Ama bizim rezervlerimiz sürüyor. Yani, biz askerimizi Afganistan’da savaştırmayız diyoruz. Askerimizi esnetmeyiz. Bizim askerimiz orada ne yapabilir? Etrafa çeki düzen verir, askeri eğitim verir”.
Yani ne olacak bu more flexible, less caveat işi? Obama’nın “Daha çok asker” diye açıkladığı yeni Afganistan stratejisinin ardından Türkiye’nin ne diyeceğini dört gözle bekleyen tüm AB ülkelerinin büyükelçileri bir gidip de Vecdi Gönül’le konuşmuyor. Kiminle konuşuyor? Gazetecilerle. Nasıl? Off the record. Yani, yazılmamak kaydıyla. Zaten, yazacak da bir şey söylemiyorlar. Akılları, fikirleri Türkiye ile ABD’nin işbirliğinin artıp, artmayacağında. Niye? İşlerine gelmeyecek. Kıbrıs konusunda sürekli kazıklıyorlar ya Türkiye’yi, bu kazıkların acısını Amerika’nın çıkaracağından korkuyorlar. Şimdi burada, AB’lilerin ruh halini yansıtırken ‘bir isim versem mi acaba’ diye içimden geçirmiyor değilim. Çünkü gerçekten çok komikler. Başkan Obama, Afganistan’da terörü bitirmekten sözediyor, müttefiklerden daha çok katkı istiyor, Türkiye Afganistan’ı ‘normalleştirmek’ için çırpınıyor… Ve bu arada sevgili AB’liler de “Ne olacak bu Türkiye-ABD işbirliğinin sonu” diye kara kara düşünüyor. Aloooo,,,orda sizin de askerleriniz var. Tamam, avuç içi kadarlar ama onlar da asker. Ha bir, ha 30 bin ne fark eder….Tamam şimdi buldum. Bu ‘more flexible, less caveat’ deyimi, bence Obama’dan AB’ye ciddi bir mesaj: “Daha çok esnek olun, sınırlamalara-kısıtlamalara takılmayın”…Nasıl olacaksa? Sahi, nasıl olacak bu : More flexible, less caveat ….?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük
Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...
-
Kız çocukları babalarından bahsederken sanki bir film kahramanından sözederler. O kahraman hırçın, korkunç, garip olabilir çoğu zama...
-
Türkiye’nin zencileri ve beyazları olmadı hiç. Kimse kimseye “senin rengin siyah” diye öfke beslemedi. Tüm çocuklar kardeşçe futbol oynadı s...
-
Simitçiye de sordum: Sen hangi sesi duyunca mutlu oluyorsun? “Her türlü günaydın bana hayat veriyor” dedi, kocaman gülümsedim. Onun sokağı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder