4 Mayıs 2009 Pazartesi

Swedish Love of Nature --Herşey DOĞA için


9 milyonluk İsveç, 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını alacak da ne yapacak? Hiç, öyle demeyin. Onların gündemleri çok daha hayati. İklim değişikliği ile ilgili çalışmalar, doğaya duyulan sevgi ve saygının İsveç ruhunun özünü oluşturduğu bu küçücük ülkenin aklını başından almış durumda. 5 bin öğrenci kapasiteli Stockholm Üniversitesi’ne uğramadan önce bize basın merkezinde İsveç’in AB dönem başkanlığına nasıl hazırlandığını anlatan Sofia Karlberg, iklim değişikliğinin İsveç’in temel gündem maddesi olduğunu söyledi. AB’nin, meşhur Kyoto protokolünün yenilenmesi sürecinde nasıl hareket etmesi gerektiğinin kendileri için çok önemli olduğunu söyleyen Hennug, doğaya ve çevreye sahip çıkmayan AB’nin ‘puf’ olup, uçabileceğini de hesapladıklarını açık açık anlattı. Stockholm Üniversitesi de, kafayı iklimdeki değişikliklerde insan etkisini ölçmeye takmış durumda. İnsanlar mı iklimi bozuyor, iklim mi insanları bozuyor? Kesin, bu sorunun cevabını yakında tüm dünyaya duyuracaklar. Bu konuda dudak uçuklatacak cinsten araştırmalar yapıyorlar ki, sormayın. Size sadece, burada bir ‘Buz Laboratuvarı’na gittiğimizi ve 2 yüzbin yıl öncesine ait, paha biçilmez bir buz parçasına dokunduğumuzu söyleyip, ayrıntıları sonra anlatmak istiyorum. Sevgili Türkler, duyun. Ne Obama, ne Kıbrıs. İklim değişikliği konusunda varsa bir iddianız, çalışmanız İsveç’in AB dönem başkanlığı sırasında para edecek. Kafkasya’da ya da Irak’ta, bilemediniz Afganistan’daki sorunlar İsveç’in önceliği değil. Tabii bu sorunlara da çözüm bulunmalı ama önce iklim. Yani, önce İNSAN.

İsveç’liler gibi ben de insanoğlu adına gururla yazmak istiyoum. İsveç’te hava 20 yıl öncesine nazaran daha temiz, su; daha saf ve ormanlar daha sağlıklı. Niye mi? Halkın ve yetkililerin gösterdiği duyarlılıkla nesli tükenmekte olan birçok bitki ve hayvan türü yeniden yaşama kazandırılmış bu ülkede. Başkent Stockholm’ün şehir merkezindeki sularda yüzülebiliyor, balık tutulabiliyor.

Gece olmuyor Stockholm’de. Mayıs sonu geliyor. Mayıs sonundan haziran sonlarına kadar ‘beyaz geceler’ yaşanacak. İşte biz de, bu geceler öncesinin doyumsuz doğasıyla başbaşayız. Tekrar yazıyorum: Şehir merkezindeki sularda yüzülebiliyor, balık tutulabiliyor.

Hiç yorum yok:

Öne Çıkan Yayın

Aradığınız sakinliğin adresini veriyorum : Göynük

Kaçıp, gitme dürtüsünün içimizi günde milyon kez yokladığı, dahası içimizi zonklattığı dönemler bunlar. Hep bir mayhoşluk, hep bir serse...